Mevcut çelikhane ve haddehane tesisle­rinde üretilen ürün çeşitliliğinin artırılması ve üre­tim kapasitesinin geliştirilme­si amacıyla tesislerinde moder­nizasyon ve kapasite yatırımları yapmayı planladıklarını belirten Kardemir Çelik Yönetim Kurulu Üyesi Özlem Bakırel, Denizli’de 3,60 MW büyüklüğünde iki fark­lı RES’i hayata geçirmeyi hedef­lediklerini aktardı.

Ayrıca Boz­yaka RES ve GES santrallerin­den oluşan 9 MW büyüklüğünde hibrit enerji santrali projeleri­nin de bulunduğunu söyleyen Bakırel, “Bu yatırımlarımız sa­yesinde üretimde ihtiyacımız olan elektrik ihtiyacını kendi ürettiğimiz yenilenebilir ener­jiden karşılayarak sürdürülebi­lirlik hedeflerimize ulaşmayı ve enerjide bağımsız hale gelmeyi amaçlıyoruz” dedi.

“Ege Bölgesi’nin 10’uncu büyük sanayi kuruluşuyuz”

Denizli’de günde 2 ton kapasi­teli küçük bir işletmeyle yolcu­luklarına başladıklarını söyleyen Kardemir Çelik Yönetim Kurulu Üyesi Özlem Bakırel, bugün İz­mir Aliağa Çelik Üretim Tesisin­de elektrikli ark ocağıyla hurda­dan kütük demir üretimi yapan çelikhane, Filmaşin ve İnşaat Demiri Üretim Tesisi, İzmir Ali­ağa’da 2 adet profil fabrikası ve Denizli’de de profil fabrikaları­nın bulunduğunu dile getirdi.

Ay­nı zamanda hava ayrıştırma te­sisi, karbon üretim tesisi, rüzgâr ve güneş enerjisi santralleri sa­yesinde yeşil enerjiyle son nihai ürüne kadar üretim gerçekleş­tiren bir kuruluş olduklarını be­lirten Bakırel, “Ege Bölgesi’nin 10’uncu büyük sanayi kuruluşu­yuz. Türkiye’nin 500 büyük sana­yi kuruluşu arasında ise 110’uncu sırada yer alıyoruz. 110’dan fazla ülkeye gerçekleştirdiğimiz ihra­catla Türkiye’nin en büyük 1000 firması sıralamasındaki konu­mumuzu da her geçen yıl güçlen­diriyoruz” diye konuştu.

“Yılın ilk 6 ayında 8,9 milyar TL ciroya ulaştık”

Demir, filmaşin, inşaat demi­ri ve kütük demir üretimlerinin 2023 yılında toplam 1 milyon 401 bin tonu geçtiğini ifade eden Öz­lem Bakırel, toplam üretimleri­nin Türkiye’nin ham çelik üretimi içindeki payının yaklaşık yüzde 4,2 civarında olduğunu kaydetti. 2023 yılı cirolarının 11,6 milyar TL olduğunu anımsatan Bakırel, “2024 yılının ilk 6 aylık dönemin­de ise ciromuz 8,9 milyar TL, net karımız ise 780 milyon TL’yi aş­tı.

Bin 250’nin üzerinden çalışa­nımız ve üretim gücümüzle 2024 yılını geçmiş yıllarda olduğu gibi başarıyla tamamlamayı hedefli­yoruz” ifadelerini kullandı. İzmir Aliağa›daki çelikhanelerinin Tür­kiye›de alanında en yeni tekno­lojiye sahip üretim tesislerinden biri olma özelliğine sahip oldu­ğunu söyleyen Bakırel, 1 milyon 200 bin ton/yıl üretim kapasite­li tesislerinde elektrikli ark ocağı ile hurdadan kütük demir üreti­mi gerçekleştirdiklerini anlattı.

Filmaşin ve inşaat demiri üretim tesislerinin yıllık 600 bin ton/yıl üretim kapasitesine sahip oldu­ğu bilgini veren Bakırel, “Türki­ye’nin en uzun filmaşin ve inşaat demiri soğutma hatlarından biri­ne sahip olan tesisimiz üretimden paketlemeye tamamen otomas­yon ile ilerliyor. Denizli ve İzmir Profil Demir Üretim Tesislerimi­zin toplam yıllık üretim kapasite­si 700 bin ton” şeklinde konuştu.

“Halka arzla üretim kapasitemizi artırmayı hedefliyoruz”

2024 yılının ilk 6 aylık döne­minde cirolarının 3,3 milyar TL’sinin yurt dışı satışlardan oluştuğunu bildiren Özlem Bakı­rel, 110’dan fazla ülkeye gerçek­leştirdikleri ihracatla Türk çe­liğinin kalitesini dünyaya taşı­dıklarını, yatırımlarıyla global arenadaki yerlerini daha da sağ­lamlaştırmayı hedeflediklerini kaydetti. SPK’nın onayına bağlı olmak üzere halka arz için ilk adı­mı attıklarını dile getiren Bakırel, hedeflerinin halka arzla birlikte üretim kapasitelerini ve ürün çe­şitliliğini artırıp başarılarını da­ha üst seviyelere taşımak oldu­ğunu ifade etti. Bakırel, halka arz­dan elde edecekleri fonu işletme sermayesinin güçlendirilmesi, yenilenebilir enerji alanındaki yatırımları ve üretim tesisi yatı­rımlarının finansmanında değer­lendireceklerini belirtti.

“Pazar araştırmalarına ve stratejik planlamaya önem veriyoruz”

Öte yandan Türk çelik sektö­rünün yaşadığı sorunlara deği­nen Özlem Bakırel, yüksek ener­ji ve hammadde maliyetleri, dış pazarlardaki aşırı rekabet ve ko­rumacılık önlemlerinin sorun teşkil ettiğini dile getirdi. Bu so­runların üretim maliyetlerini artırdığını ve ihracatı zorlaştır­dığını belirten Bakırel, dış piya­salarda ayakta durabilmek için pazar araştırmalarına ve strate­jik planlamaya önem verdiklerini ifade etti.

Her ülkenin talep ettiği ürünlere göre esnek üretim yapa­bilmesinin, özel ürünler geliştir­mesinin ve bu ürünleri hedef pa­zarlara yönlendirmesinin uzun vadede başarılı bir ihracat stra­tejisinin temel taşlarını oluştur­duğunu vurgulayan Bakırel, “Bu şekilde, sadece mevcut ürünleri satma çabasından ziyade, paza­rın ihtiyaçlarına uygun, yüksek katma değerli ürünler sunarak pazardaki varlığımızı güçlendi­rebiliriz” ifadelerini kullandı.

“Çin’in agresif ihracat tutumuna karşı AB ile ortak hareket etmeliyiz”

AB’nin uyguladığı anti-damping vergileri ile kota uygulamalarının, ABD’nin önlemlerinin, Çin’de iç piyasada yaşanan talep daralmasının Çinli üreticileri ihracata yönlendirirken, Türk demir çelik sektörünün rekabet gücünü azalttığını belirten Özlem Bakırel, Çin’in agresif ihracat tutumu karşısında AB ile ortak hareket etmenin Türkiye için avantaj sağlayacağını ifade etti.

Artan enerji ve işçilik maliyetleri ve SKDM’nin de sektör için kritik başlıklar olarak öne çıktığını dile getiren Bakırel, sözlerine şöyle devam etti: “Sektörümüzün sürdürülebilirlik ve karbonsuz üretime yönelik yatırımlarını hızlandırması ve Avrupa Yeşil Mutabakat standartlarına uyumlu üretim yapması önem teşkil ediyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarıyla enerjide bağımsız hale gelmek, katma değerli ürünlere odaklanmak ve yurt dışında iş birliklerimizi güçlendirmek Türk çelik sektörünü global arenada daha da güçlendirecektir.”

Kaynak: Dünya Gazetesi