Türkiye’de çocukların 14 yaşına gelene kadar yüzde 70’i sporu bırakıyor. World Health Organization tarafından yayınlanan sağlık istatistiklerine göre, Türkiye’de 6-9 yaş arasındaki çocukların yüzde 24,8’i obezken, İstanbul’da spor okullarında eğitim gören çocukların yüzde 40’ı aşırı kilolu veya obez kategorisinde yer alıyor.
Uzmanlar, çocukların spor alışkanlığını sürdürememesinin ve çocuk obezitesinin bu denli yüksek olmasının çeşitli nedenlere dayandığını ifade ediyor. İstanbul Gelişim Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Antrenörlük Eğitimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehmet Soyal, çocukların sporu bırakmasındaki en büyük nedenin aile baskısı olduğunu vurguladı.
Soyal, “Çocukların sporu bırakmasında yanlış antrenman yüklemeleri ve akademik başarının daha önemli olduğuna dair aile baskısı büyük rol oynuyor. Çocukların oyun ve öğrenme döneminde ailelerin onlardan sportif başarı beklentisi olması, çocuklarda mental bir baskıya ve spordan soğumaya yol açıyor” dedi.
Doç. Dr. Mehmet Soyal, Türkiye’de erkek çocuklarının günde 38 dakika, kız çocuklarının ise sadece 12 dakika egzersiz yaptığını belirtti. Bu rakamın 18 yaşından sonra erkeklerde 12, kızlarda ise sadece 5 dakikaya kadar düştüğünü ifade eden Soyal, spor kültürünün henüz yerleşmediğine dikkat çekti. Çocukları küçük yaşlardan itibaren spora yönlendirmenin önemini vurgulayan Soyal, “3 yaşından itibaren temel hareket eğitimi verilmeli ve ardından çocuk hangi branşa yatkınsa o alana yönlendirilmeli” dedi.
Obezite oranları alarm veriyor
Dünya genelindeki obezite oranlarına da değinen Soyal, dünya çapında 880 milyonu yetişkin, 159 milyonu ise çocuk olmak üzere 1 milyardan fazla kişinin obez olduğunu hatırlattı. 2022 verilerine göre, her 8 kişiden biri obez durumda ve bu oran yetişkinlerde iki, ergenlerde ise dört katına çıkmış durumda. Türkiye, obezite, diyabet ve hareketsizlik oranlarında Avrupa’da birinci sırada yer alıyor.
Beslenme ve egzersiz desteği şart
Dr. Öğr. Üyesi Hande Nur Onur Öztürk ise İstanbul’da bu kadar yüksek oranlarda kilolu birey olmasının sebeplerinden birinin trafik olduğunu belirtti.
Öztürk, “Ne kadar sağlıklı beslenmeye çalışırsak çalışalım, trafik yüzünden hareketsiz kalıyoruz. Çocuklar da okula arabayla veya servisle gidip geliyor ve yeterince hareket edemiyor. Bu da kaçınılmaz bir son olarak kilo problemlerini beraberinde getiriyor” dedi.
Okul kantinleri ve fiyat politikası önerisi
Sağlıklı beslenme konusunda okul kantinlerinin de önemli bir rol oynadığını belirten Öztürk, “Okul kantinlerinde süt, meyve ve sebze gibi sağlıklı besinlerin fiyatlarının düşürülmesi çocukların sağlıklı beslenmesini teşvik edebilir. Özellikle meyve ve sebze tüketiminin artırılması için fiyat politikasında değişiklikler yapılmalı. Okullarda yemek veriliyorsa, bu yemeklerin bakanlık talimatlarına uygun şekilde sunulması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Öztürk, geleneksel tencere yemeklerinin dört yapraklı yonca modeli olarak adlandırılan beslenme düzenine uygun olduğunu ve bu düzenin çocukların sağlıklı gelişiminde önemli rol oynadığını sözlerine ekledi.
Geleceğimiz için egzersiz kültürü şart
Doç. Dr. Mehmet Soyal, genç nesillerin sağlıklı gelişimi için egzersiz ve sporun hayati önemde olduğunu vurguladı.
Soyal, “Geleceğimiz için gençlerimize yatırım yapmamız gerekiyor. Egzersiz ve sporla çocuklarımızı hayat boyu hareket etme kültürüne teşvik etmeliyiz. Çocukların spor yapmaları akademik başarılarından uzaklaşmalarına yol açmıyor. Aksine; sosyolojik, fizyolojik ve zihinsel olarak çok daha olumlu sonuçlar elde ediliyor. Egzersiz ve spor, çocukların pratik düşünme yeteneğini geliştirdiği gibi özgüvenlerini de artırıyor” diye konuştu.
Türkiye’de spor kültürünün yerleşmesi ve çocukların sporu bırakma oranının azaltılması için ebeveynlere ve okullara büyük görev düşüyor. Uzmanlar, çocukların küçük yaşlardan itibaren spora yönlendirilmesi, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması ve bu süreçte mental olarak desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.
Kaynak: Dünya Gazetesi