RECEP ERÇİN
Türkiye Seiko’yu genelde saat markası olarak biliyor. 1881’de kurulan ve saat üretimi yapan şirket, kol saatlerinin içinde her alan takvimi kullanıcının görebilmesi için ürettiği mercekten yola çıkarak 1923 itibarıyla bu alana da odaklanıyor. Bir tesadüf olarak 1881 ve 1923 malum ülkemiz için de anlamlı tarihler.
Seiko, Japonlar için kutsal bir marka. Nedeni ise şu; 1900’lerin başında ülkede meydana gelen depremde çok büyük kayıplar yaşanıyor. Marka da yakınlarını kaybedenlerin acısını paylaşmak ve bir anlamda hayat devam ediyor demek için, afette saati hasar gören kullanıcıları için bütün gazetelere, “Sevdiklerinizle birlikte saatlerinizi de kaybettiniz. Çok üzgünüz. Sevdiklerinizin kaybını telafi edemeyiz ama zarar gören saatlerinizi ücretsiz değiştireceğiz” şeklinde bir ilan veriyor. İşte bu nedenle marka, Japon Milleti için kutsal bir anlam ifade ediyor.
Seiko, yakın zamanda en büyük yerel rakibi Hoya’ya da bir felaket sonrası el uzatıyor. Geçen yıllarda ülkede meydana gelen tsunami yüzünden deposu zarar gören Hoya’ya depo ve ARGE desteği sağlayan Seiko’nun bu adımı sonrası iki şirket küresel pazarda işbirliğine gidiyor. Bu bilgileri sizlere aktarmamı sağlayan Seiko Türkiye Ülke Müdürü Sedat Suat Çam oldu. Çam ile bizleri bir araya getiren gelişme ise Paris Olimpiyatları’nda atıcılık alanında gümüş madalya kazanan milli sporcu Yusuf Dikeç ile yaptıkları işbirliği oldu.
‘Sporu bırakma noktasına gelmiştim’
Önceki akşam Florya’da Asya mutfağı menüsüne sahip restorandaki sohbet yemeğinde bir araya geldiğimiz Çam ve Dikeç’ten edindiğimiz bilgilere göre Seiko ülke genelinde doğru optik kullanımı için bir çalışma başlatacak. Bu bir dizi çalışmanın yüzü ise Olimpiyat gümüş madalya sahibi Yusuf Dikeç olacak. Olimpiyatlarda iki gözü açık şekilde ve karizmatik duruşu ile bütün dünyada yankı uyandıran Yusuf Dikeç, yıllardan beri, yaş almanın da getirildiği nedenlerle, gözlerinde sorun yaşadığını ifade etti. Bu zamana kadar birçok göz doktoruna gittiğini ve başarılı bir sporcu olarak başarısını sürdürmesi için gözlerindeki soruna bir çözüm aradığını anlatan Dikeç, “Ben dünya, Avrupa şampiyonlukları olan bir sporcuyum. Hedefi bulanık görmeye başlamıştım. Olimpiyattan önce sporu bırakma noktasına gelmiştim. Kondisyon iyi, yetenek var ama görmede sorun vardı. Göz doktorum ve optikçim sayesinde sorunu çözdük. Bu başarı bir ekip işi. Taktığım gözlük basit bir gözlük değildi. Optik yani camları özel yapımdı. Atış yaparken gözüm yana kaydığı için odak noktaları ve dereceleri ayrı ayrıydı. Dünyada iki göz açık atış yapabilen beş atıcı yoktur” dedi.
20 yıldır Olimpiyatlar’a katılıyor
Dikeç’i şampiyonluğa götüren keskin bakışı sağlayan optikler ise Seiko üretimiydi. Bu yüzden Olimpiyat’ta madalya getiren duruşuyla dünyada bir akım başlatarak küresel fenomen haline gelen Yusuf Dikeç kendisine gelen birçok sponsorluk ve işbirliği teklifini reddetse de Seiko söz konusu olunca el sıkıştı. Bir ürün pazarlamasından ziyade, ülkemizde yüzde 15 iken Avrupa’da yüzde 40’larda bulunan optik kullanımını artırmak için teklife evet diyen Dikeç, “Başarı için görüşün net olması lazım. Yetenekli olacaksın, çok çalışacaksın ve bir takımın olacak. Çok para çok anlam ifade etmiyor. 2028 Olimpiyatları’na hazırlanmaya başladık. 20 senedir olimpiyatlara gidiyorum. Keşke daha genç yaşlarda başlamış olsaydım. Daha önce güreş de yapıyordum. Kahramanmaraş’ta güreş ata sporudur. Jandarma olarak görev yaparken atıcılıkta rekor kırdığımda bir dağ karakoluna tayinim çıktı. Atıcılar içinde benim sorunlarımı yaşayan çok vardır. Benim gibi, iyi bir gözlükçü, iyi bir doktor ile çalışmamış olabilirler. Japonya Spor Bakanı ile Federasyon Başkanı davet etti. Yakında Japonya’yı ziyaret edeceğim” diye konuştu.
Doktoru makale yazdı; Çin’de bile duyuldu
“Başarı önemli ama ülke temsiliyeti de önemli” ifadelerini kullanan Yusuf Dikeç, şunları anlattı: “Çin’in bir adasında bile insanlar doktorumun yazdığı makaleden dolayı Yusuf Dikeç siz misiniz diye sordular. Hindistan’da poligonda doktorumu sordular. İspanya’da turnuvadan dönerken 4 ayrı branşta iki altın bir gümüş kazanmıştık. Erasmus’a gelen gençlerden biri limanda beni tutup Türk müsün diye sormuştu. Dışarıya giden çocuklar bu başarıya inanamıyor. O kadar baskılanmışlar ki. Sporcu gençlere kendinize engel koymayın diyorum. İşte şu kişiyi geçmem lazım demeyin. Şu puanı geçmem lazım deyin. Kendinizi hedef ile geliştirin. Kendinize engel koymayın. Mersin’de bir atıcılık okulumuz var. 27 çocuğumuz var. Türkiye’nin en büyük poligonu orada olduğu için Mersin’de görev yaptığım dönemde açtık. İçlerinden bazıları büyük başarılar elde edebilecek yetenekteler.”
‘Okula başlayacak çocuğa göz muayenesi yapılmalı’
Yusuf Dikeç ile Seiko’yu bir araya getiren ortak değerlerin kesin bakış ve hassasiyet olduğunu ifade eden Seiko Türkiye Ülke Müdürü Sedat Suat Çam, okula başlayacak çocuklara göz muayenesi yapılmasının eğitimde başarıyı artıracağını ifade etti. Gözleri iyi görmeyen çocukların tahtayı görememesinden kaynaklı eğitimde başarısızlık yaşayabildiklerine dikkat çeken Çam, dünyanın sinsi bir miyopi pandemisi altında olduğuna dikkat çekti. 2050’ye gelindiğinde dünya nüfusunun yarısının miyopi pandemisinden etkileneceğini kaydeden Çam, “Optik kullanma bilincinin artması fayans döşeyen ustanın kalitesine bile yansıyacak. Keskin görüşün sembolü Yusuf bey. 2050’de dünyanın yarısı miyop olacak. Şimdiden bazı önlemler alınması gerekiyor. Doğru lens/cam kullanması numara büyümesini önlüyor. Çocuklar için miyopi önleyici camlar var.
Biz bunu üretip yapıyoruz. Her meslek grubu için cam üretiliyor. Herkes eksi 2 numara alıp onunla hayatıma devam edeyim diyor ama bu zararlı. Doktor ders verirken başka ameliyata girerken başka gözlük takmalı. Yusuf bey atış yaparken ayrı, normalde ayrı lens kullanıyor. Gazeteciler mesela mavi ışığı kesen bir cam kullanmalısınız ama ekrana bakmadığınız zaman mavi ışığı kesen lens takarsanız bütün etraftaki doğal mavi ışığı keserek sizi olumsuz etkileyebilir. Milli Eğitim okula başlanırken numaralı reçete istemeli. Gözlük numarası varsa, gözü bozuklar ön sırada, olmayan arka sırada olmalı. Çocuk için en önemli unsur.”
Pazar büyüklüğü tahmini 100 milyar lira
Optik sektörünün yüzde 99 oranında regüle ve beyaz bir sektör olduğunu anlatan Çam, ülke içinde sadece gözlük camı pazarının 3-4 milyar lira civarında olduğunu belirtti. İşin içine perakende de girince pazarın 100 milyar liraya ulaşabileceğini kaydeden Çam, Yusuf Dikeç ile işbirliği sürecine ilişkin, “Olimpiyatlardan hemen sonra iletişim kurduk. Sıcaklık gösterdi. Bize söz verdiği için başka adım atmadı” diye konuştu. Sohbette yer alan Seiko’nun EMEA Bölgesi Pazarlama Müdürü Renata Kovacs, Dikeç ile işbirliğini Türkiye’deki çalışmanın durumuna göre küresele de taşıyabileceğini anlattı. Macar iş kadını Kovacs, bir Yusuf Dikeç hayranı ve onun karizmatik duruşunun Macaristan’da büyük yankı yaktığını söyledi. Dikeç’in sadece Japonya’da değil bütün Asya’da hatta ABD’de bile hayran kitlesine ulaştığını ifade eden Kovacs, “Bana hangi ülkede hep yaşamak istersin diye sorsanız Türkiye derim. Türk yemeklerini tercih ederim” diye konuştu.
Kaynak: Dünya Gazetesi