Hamide HANGÜL

Müteahhitlerin bir süredir rafa kaldırdığı konut projelerinde inşaat çalışmaları son dönemde hızlanmaya başladı. Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun güçlendirilmesi ve kamunun 750 bin lira hibe, 750 bin lira kredi ve 100 bin lira nakliye olmak üzere toplam 1,5 milyon liralık destek ödemesi, dönüşüm iştahını da artırdı.

Söz konusu yenilenen kanunla artık, dönüşüm için aranan 3’te 2 oy çokluğu yüzde 51’e çekildi. Yine, riskli yapıların tebliğinde, tüm hak sahiplerinin ikametgah adreslerinde tebligatla kapı kapı aranmasına da son verildi. Ayrıca, binanın “riskli yapı” kararının dönüşecek binaya asılması zorunlu. Söz konusu kararın binada asılı kalma süresi de 15 gün. Daha önce bu süre, 60 güne uzuyordu.

Askıyla bildirim sonrası 6-9 aya uzayan tahliye süresi de en fazla 90 günle sınırlandırıldı. Bu da hak sahiplerinin en fala 3 ay içinde binayı boşaltması anlamına geliyor. İstanbul genelinde inşaat çalışmalarının hızlandığını söylemenin doğru olduğunu dile getiren Denge Değerleme Özel Projeler Genel Müdürü Yardımcısı Mehmet Ali Hartavi, döviz kurlarındaki istikrarlı seyir ve işçilik ücretlerindeki kontrollü artışın, konut üreticisi firmalara maliyet ve fiyat belirleme konularında öngörülebilirlik sağladığını söyledi.

Çarpık yapılaşmalarda alan bazlı dönüşüm elzem

Hartavi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir taraftan kamu önderliğinde veya desteği ile kentsel dönüşüm kapsamındaki çalışmalar devam ederken, diğer taraftan da depreme dayanaklı binalarda oturmak için bir araya gelen maliklerin yine kentsel dönüşüm kapsamında kendi binalarını yenileme çalışmaları sürüyor.

Arsa maliyetinin yüksek rakamlarda seyretmesi nedeniyle bugün için Devletimizin -sosyal konut statüsünde ürettikleri hariç- düşük gelir grubuna hitap edecek bir üretimden bahsetmek halen pek mümkün gözükmüyor.” Konut inşaatlarını iki ana başlık altında değerlendirmek gerektiğine işaret eden Hartavi, bunları mevcut yerleşik alanlardaki kentsel dönüşüm ve yeni yerleşim bölgelerindeki inşaatlar diye özetledi.

Hartavi, “Kentsel dönüşüm odaklı inşaatlarda, bina dönüşümlerin İstanbul geneline yayıldığını, ancak hacim olarak yüksek gayrimenkul değerine sahip Kadıköy, Etiler, Beşiktaş, Suadiye, Caddebostan gibi bölgelerde yoğunlaştığını görüyoruz” dedi. Alansal dönüşümlerin ise daha yoğun bir gelişimi beraberinde getirdiğine dikkati çeken Hartavi, şöyle devam etti: “Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı’, ‘riskli alan’ ve ‘rezerv alan’ ilan edilen bölgelerin ağırlıklı olarak İstanbul’un yerleşik alanlarında olduğunu söyleyebiliriz.

Kamu kurumları önderliğinde ilerleyen alan bazında dönüşümler, eski yoğun konut dokusuna sahip ve genelde çarpık yapılaşma olarak tabir edebileceğimiz alanların sağlıklı ve hızlı dönüşümü için elzem durumda. Örneğin Zeytinburnu, Sultanbeyli, Esenler, Bağcılar, Üsküdar, Eyüpsultan gibi ilçelerde büyük proje çalışmaları devam ediyor.” İstanbul’da artan nüfus ve yerleşim ihtiyacıyla büyüme ve değişimin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Mehmet Ali Hartavi, özellikle afet odaklı hassasiyetlerden kaynaklanan sağlam bir yapıda ikamet ihtiyacının çok yüksek olduğunun altını çizdi.

Yeni yerleşim çeperlere kayıyor

Yeni yerleşim alanlarının, merkezden çeperlere doğru ortaya çıktığına işaret eden Mehmet Ali Hartavi, “Doğubatı yönünde il sınırlarına doğru bir esneme var, bu alanlardaki yapılaşma haklarının imar planları doğrultusunda kontrollü olarak verilmesi söz konusu. Erişilebilirliğin katkısı mühim. Özellikle raylı sistem toplu taşıma imkanları sayesine bu bölgelere talep de yükseliyor. Bu da müteahhitlerin yeni proje arzına olumlu yönde etki ediyor. İstanbul’un kuzeyine doğru yönelmeye başlamış yeni gelişim alanları ise – yine erişilebilirliğin özellikle yeni yapılan otoyollarla desteklenmesiyle ve yeni imar planları ile birlikte– hem talep hem arz anlamında güzel bir dengeye sahip” diye konuştu.

Kaynak: Dünya Gazetesi