İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen ve 15 saniyede 117 kişinin ölümüne 1034 kişinin de yaralanmasına neden olan depremin üzerinden dört yıl geçti.
VOA Türkçe’ye konuşan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi İkinci Başkanı Reyhan Peştemalcı, İzmir’in hem dünya hem Türkiye genelinde tarih boyunca riskli bir deprem bölgesi olduğunu belirtti.
‘İzmir’de 13 diri fay var’
Peştemalcı şunları söyledi: “Tarihsel olarak birçok deprem yaratan faylar olmuş. Özellikle Karaburun depreminin yanı sıra Söke-Balat depremi, adı Söke-Balat diye geçse de 1955’te İzmir’de Ege Denizi’nde 6,8 büyüklüğünde meydana gelmiş ve oldukça yıkıcı olmuş. Güncel olarak da 13 adet diri fayımız bulunmakta. Bunlar İzmir fayı, Seferihisar fayı, Gülbahçe fayı ve Tuzla fayı. Özellikle Tuzla fayı 30 Ekim Samos depreminden sonra Prof. Dr. Hasan Sözbilir hocamızın ve ekibinin yapmış olduğu çalışmalarla daha çok irdelenmiş bir fay. Çünkü mevcut olarak en riskli fayımız Tuzla fayı olarak geçiyor”
‘7 ve üzeri deprem potansiyeli var’
Peştemalcı kent merkezinin altından geçen Tuzla fayının 7 ve üzeri büyüklükte deprem üretme kapasitesi taşıdığına ve ayrıca 30 Ekim depreminde de bu fayın tetiklendiğinin düşünüldüğüne dikkat çekerek şunları söyledi:
“Tuzla fayında şu anda yapılan çalışmalarda, sıcak su çıkışları ve sıcaklık artışları görülmüş durumda. Bu da ortalama 7,1, 7,2 büyüklüğünde bir deprem yaratacak bir fay için önemli bir veri. Bunun bir sonrası tektonik hareketliliğe girer. Tekrarlama periyodu ortalama 2000 yıl olarak hesaplanmış ki en son ürettiği deprem 128 yılında meydana gelmiş. Elbette bu fay sistematik bir fay olmadığı için 2000 yıllık süreç ortalama bir hesapla elde edilmiş. Bu değişebilecek olan bir aralık. Ancak 2000 yıllık süreç bizim için çok önemli bir veri.”
Kaynak: Dünya Gazetesi