İsrail, geçtiğimiz günlerde Lübnan’a dünyanın gündemine oturacak bir saldırı düzenlemiş, çağrı cihazlarının patlatılması ile yaşanan siber saldırıda çok sayıda insan hayatını kaybetmişti. Tel Aviv yönetiminin Lübnan’daki Hizbullah hedeflerine yönelik saldırıları artarken Savunma Bakanı Yoav Gallant devam eden hava saldırılarının bir başyapıt olduğunu ve Hizbullah’ın kurulduğu günden bu yana en kötü haftayı yaşadığını söyledi.
BBC’de yayınlanan analize göre; İsrail şiddetli saldırıların Hizbullah’ı durduracağına inansa da Hizbullah’ın saldırı kapasitesinin nasıl etkilendiği konusunda ciddi soru işaretleri var.
Hizbullah, Hamas gibi değil
Gazze’deki bir yıllık savaşın ardından hala dişe dokunur bir başarı elde edemeyen İsrailli siyasi ve askeri liderlerin bir zafere ihtiyacının olduğu belirtilen yazıda, Hamas’ın savaşçıları halen İsrailli askerleri öldürüp yaralayabildiği ve rehineleri ellerinde tuttuğu hatırlatıldı.
İsraillilerin Hamas’ı ciddi bir tehdit olarak görmediği için geçen ekim ayında ağır bir fatura ödediği ifade edilirken, Hizbullah’a yönelik ise 2006’dan bu yana İsrail ordusu ve Mossad’ın hazırlık yaptığı belirtildi. İsrailli yetkililer geçtiğimiz günlerde gerçekleşen saldırıları Hizbullah’ı zayıflatmak için büyük bir adım olarak görürken, İsrail ordusu Hizbullah’ı sınırdan uzaklaştırmayı ve İsrail’i tehdit eden askeri tesisleri yok etmeyi planlıyor.
Bir Gazze daha mı?
Lübnan’da geçen hafta yaşananlar, Gazze’de bir yıldır görülenleri hatırlattı. Lübnan İsrail’in, 50’si çocuk olmak üzere 550’den fazla Lübnanlıyı öldürdüğünü açıkladı. İsrail ise sivilleri uyardığını söyleyerek, Hizbullah’ı da Hamas gibi sivilleri canlı kalkan yapmakla suçladı.
İsrail’in bu uyarıları çok belirsiz şekilde yaptığı ve ailelerin bazı bölgeleri tahliye etmesi için gerekli zamanı tanımadığı eleştirileri yapılıyor. Hizbullah’ın İsrail’e yönelik bazı saldırıları da sivil bölgelere yönelikti ve söz konusu yasalara aykırıydı.
İsrail ise yasalara uyan “etik” bir orduya sahip olduğunu iddia ediyor. Çağrı cihazlarına yönelik saldırılarda İsrail, Hizbullah üyelerini hedef aldığını söylüyor ancak İsrail bu kişilerin bombalar patlarken nerede olacağını bilmiyordu. Zaten patlamaların olduğu kamusal alanlarda bu nedenle siviller ve çocuklar da hayatını kaybetti.
Bazı hukukçular bunun, İsrail’in savaşçı-sivil ayırt etmeden güç kullandığının ve savaş suçu işlediğinin kanıtı olduğunu savunuyor.
1967’deki sürpriz operasyona benziyor mu?
İsrail medyasında bazı kesimler, İsrail’in Hizbullah’a yönelik son saldırılarını, 1967’de Mısır’a yönelik “Odak Operasyonu” adlı İsrail saldırısına benzetiyor.
Bu sürpriz hava saldırısında Mısır hava gücü havalanamadan, yerde imha edilmişti. Altı gün içerisinde İsrail, Mısır, Suriye ve Ürdün’ü bozguna uğrattı.
İsrail medyası Lübnan’daki saldıırları 1967’deki bu operasyona benzetse de, Hizbullah’la savaş çok farklı. İsrail’in yoğun saldırıları, Hizbullah’ın İsrail’e saldırını durdurmadı ve iki taraf için de net bir zafer getirmedi. Bu seferki saldırılar, İsrail ve istihbarat servisi için “tatmin edici” olsa da, aynı sonuca ulaşabilir.
İsrail, Hizbullah’la kumar oynuyor
İsrail’in saldırıları, Hizbullah’ın bir noktada dağılacağı, İsrail’e roket atmaktan ve sınırdan uzak duracağı varsayımına, hatta “kumarına” dayanıyor. Hizbullah’ı takip edenlerin çoğu ise örgütün durmayacağı görüşünde. İsrail’le savaşmak, Hizbullah’ın temel varlık nedeni.
Kara operasyonu ihtimali
Bu da İsrail’in, yenilgiyi kabul etmeyeceği ve savaşı daha da ileriye taşıyacağı anlamına geliyor. Hizbullah, İsrail’in kuzeyini sivillerin geri dönmesini imkansız kılacak ölçüde güvensiz hale getirirse, İsrail bir tür “tampon bölge” yaratmak üzere kara operasyonuna da karar verebilir.
İsrail Lübnan’ı daha önceden işgal etmişti
1982’de İsrail güçleri, Filistinlileri hedef alan bir operasyonla Beyrut’a uzanmış, iki hafta kenti işgal altında tutmuştu. İsrail’in müttefiki Lübnanlı Hristiyan Falanjist güçlerin Sabra ve Şatilla katliamını yapmaları, aynı dönemde gerçekleşti.
Bugünün İsrailli generalleri, 1990’larda Lübnan sınırındaki gerginliğin içerisinde genç birer asker olarak yer aldılar. İsrailli komutanlar, Lübnan’a girmenin Gazze’de Hamas’la savaşmaktan çok daha zorlu bir iş olacağını biliyorlar. Hizbullah da 2006’dan bu yana planlar yapıyor. Lübnan’ın güneyinde, gerilla taktiklerine uygun bir coğrafyada savaşmaya hazır durumda.
İsrail Hamas’ın Gazze’de kumların altına inşa ettiği tüm tünelleri yok etmeyi başaramadı. Lübnan’ın güneyinde ise Hizbullah sert kayalık alanlara tünel ve mevzi inşa etmek için 18 yıldır hazırlanıyor.
Üstelik Hizbullah İran’ın da desteğiyle hatırı sayılır bir cephanelik biriktirebildi. Ve Gazze’den farklı olarak bu cephanelik, Suriye üzerinden kara yoluyla yenilenebilecek durumda.
Washington merkezli düşünce kuruluşu The Center for Strategic and International Studies, Hizbullah’ın 30 bin aktif savaşçısının, 20 bin yedek gücünün olduğunu hesaplıyor. Savaşçıların çoğunun, Suriye’de Esad saflarında savaşarak çatışma deneyimi elde ettiği biliniyor.
Birçok analize göre Hizbullah’ın 120 bin ile 200 bin arasında roket ve füzesi bulunuyor. Bunlar arasında İsrail şehirlerini vurabilecek uzun menzilli silahlar da var.
İsrail, Hizbullah’ın Gazze örneğinin tekrar yaşanmasından korkarak, tüm cephaneliğini kullanmayacağını varsayıyor olabilir. İran da Hizbullah’ın tüm cephaneliğini tüketmesinden yana olmayacaktır çünkü bunlar İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları için bir güvence teşkil ediyor. Tabii Hizbullah, İsrail yok etmeden önce tüm silahlarını kullanmaya da karar verebilir. Bu da bir diğer “kumar” olarak öne çıkıyor.
ABD’nin başını çektiği müttefikleri, İsrail’in Hizbullah’la savaşı yükseltmesini ve Lübnan’ı işgal etmesini istemediler. Sivillerin sınırdaki evlerine dönmesi ve sınır güvenliği için yalnızca diplomasinin işe yarayacağında ısrar ettiler.
Ancak Gazze’de ateşkes ilan edilmeden diplomatların elleri kolları bağlı olacak. Hasan Nasrallah, Gazze’deki savaş durmadan İsrail’e saldırıları durdurmayacaklarını açıkladı. Şimdiye kadar Hamas da İsrail de ateşkes için gereken adımları atmış değil.
İsrail, Hizbullah’a karşı daha sert adımların atılmasının zamanının geldiğine inanıyor. Ancak karşısında inatçı, iyi silahlanmış ve öfkeli bir düşman var. Hamas-İsrail savaşıyla geçen bir yılın en tehlikeli gerilimi başlamış görünüyor ve şu an için bu durumun daha kötü bir aşamaya sürüklenmesinin önünde bir engel yok.
Kaynak: Dünya Gazetesi