Hamide HANGÜL

Girişimlerimizin başarılı ol­ması sadece ihracata değil aynı za­manda, kırsal kalkınmaya ve kadın istihdamına da önemli katkılar sağlayacak” dedi. Yaklaşık 200 yıl­lık bir tarihi olan Hereke halıla­rının dokunduğu Hereke’de basın mensuplarıyla bir araya gelen Di­ler, atölyelerin yanı sıra 1943’te kurulan Hereke Halı ve İpekli Do­kuma Fabrikası’na da bir ziyaret gerçekleştirildi. Cumhurbaşkan­lığı Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlı olan ve bir müze-fabrika ola­rak üretimini sürdüren fabrikada, özgün Hereke kumaş desenleri çı­kartılarak, kaybolmuş desenlerin yeniden üretimleri sağlanıyor ve bu yolla saraylardaki halılar özgün desenli kumaşlarla orijinaline uy­gun hale getiriliyor.

En büyük pay ABD’nin

Türkiye’nin 123 ülkeye el halısı ihracatı gerçekleştirdiğini, dün­yada el halısı deyince akla ilk Tür­kiye’nin geldiğini dile getiren Di­ler, “En büyük payları ise %35 ile ABD ve %28 ile Japonya alıyor. İh­racat yapılan ülke sayısının yük­sek olması; pazar çeşitliliğimizi ve Türkiye’nin global pazardaki gücünü gösteriyor” dedi.

Potan­siyelin yüksekliğine karşın üreti­min yetersiz kalmasının en önem­li sorun olduğunu aktaran Diler, “İstanbul Halı İhracatçıları Birli­ği olarak bu sorunun farkındayız ve çözüm için projeler geliştiriyo­ruz. Kilim ve dokuma sanatının ana yurdunun Anadolu olduğun­dan hareketle, bu toprakların en büyük kültür hazinelerinden olan el halılarına özel bir önem göste­receğiz.

Girişimlerimizin başarılı olması, sadece ihracata değil ay­nı zamanda, kırsal kalkınmaya ve kadın istihdamına da önemli kat­kılar sağlayacak. Ayrıca, ülkemiz­de eski el halılarının tamir gibi iş­lemlerden geçirilip yeniden ihraç edilmesi de önemli bir ekonomik katkı yaratıyor. Bu işlem için ge­rekli nitelikli iş gücü de Türki­ye’de mevcut. Hem ihracat hem de turistlere yapılan satışlarla eko­nomimize ciddi bir döviz girdisi sağlıyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin dokuma makine halısında dünya lideri olmasına karşın el dokuma halısı ihraca­tında uzun yıllar boyunca devam eden birinciliğini kaptırdığını ve dördüncü sıraya gerilediğini ifa­de eden Diler, “Şu anda Hindistan, Nepal ve Çin ilk üç sırada yer alı­yor. Türk el halısının marka de­ğeri oldukça yüksek ve doğru pro­jeleri hayata geçirerek yeniden zirveye çıkabileceğimizi düşünü­yoruz. Hedef pazarlarımız arasın­da ABD, Japonya, Fransa, İtalya ve Almanya yer alıyor.

Bu ülkelerde ‘Turquality Tanıtım Projesi’ kap­samında önemli tanıtım faaliyet­leri gerçekleştirerek ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Özellikle ABD ve Japonya’da elde ettiğimiz başarılar, bu pazarlardaki potan­siyelimizin ne kadar yüksek oldu­ğunu gösteriyor” dedi. Hereke ha­lılarının sadece içeride değil küre­sel pazarda da oldukça yüksek bir değere sahip olduğunu belirten Diler, “Hereke’de bin bir emekle ve özel tekniklerle dokunan bu ha­lıların hak ettiği değer üzerinden dünyaya yayılmasını sağlamayı amaçlıyoruz. QR kod, etiketleme sistemiyle o halıyla ilgili tüm bil­gilerin o etikette yer almasını isti­yoruz” ifadelerini kullandı.

En çok Hristiyan temalı halıları satıyoruz

Hereke’de tek kalan atölyenin kendi atölyeleri olduğunu söyleyen Han Halı Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Ör, “Geçmiş yıllarda Hereke’de 450 dükkan vardı, şu anda sadece biz kaldık. Bir ipek halının dokunması bir yıl sürüyor. Artık genç dokuyucu yok, 13-15-25 yaşlarında yok artık, bu, devamı yok anlamına geliyor. Ancak bir 20 yıl önce böyle değildi” dedi. Hereke’deki halı dokuma atölyelerinde dini motifli ipek el halılarının da dokunduğunu, yurt içi ve yurt dışından da büyük talep gördüğünün altını çizen Erhan Ör, “En çok Hristiyan temalı ürünleri satıyoruz. Dokuduğumuz incelikteki halılarla Giness’de yok ama gerçek rekoru biz kırdık. Onlarda 35, bizde 50’lere geldi” diye konuştu.

Kaynak: Dünya Gazetesi