HSBC Global Research, Türkiye’nin ekonomik uyum sürecinin genel anlamda olumlu ilerlediğini açıkladı. Bankanın yayımladığı raporda, ödemeler dengesi dinamiklerinde önemli ölçüde iyileşme olduğu belirtilirken, enflasyonun hâlâ yüksek seviyelerde olduğuna dikkat çekildi.

Raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) ihtiyatlı para politikalarını sürdürmesi gerektiği vurgulanırken, faiz indirimlerinin ancak 2025 yılında başlayabileceği öngörülüyor.

Ödemeler dengesi iyileşirken, enflasyon yüksek seyrediyor

Rapora göre, Türkiye’nin ödemeler dengesi dinamikleri, cari açıkta daralma ve sermaye girişlerinin hızlanması gibi olumlu gelişmelerle dikkat çekiyor. Merkez Bankası’nın rezerv biriktirme stratejisi de etkili olmuş ve brüt döviz rezervleri Mart 2024’e kıyasla 25 milyar dolar artış göstermiş durumda. Ancak enflasyon, özellikle yüksek seviyelerde seyretmeye devam ettiği için, bu süreçte hala büyük bir zorluk olarak öne çıkıyor.

Faiz indirimleri gelecek yıla kaldı

HSBC’nin raporu, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine geçiş için enflasyonun kontrol altına alınmasının şart olduğunu savunuyor. Merkez Bankası’nın önceki açıklamalarında, enflasyon oranının yüzde 1.5’in altında olması gerektiği ifade edilmişti, ancak eylül ayındaki veriler aylık yüzde 3’e yaklaşmış durumda. Bu da faiz indirimlerinin ancak 2025 yılında gerçekleşebileceği anlamına geliyor.

Mali sıkılaştırma ve orta vadeli riskler

Raporda, mali sıkılaştırmanın enflasyonun düşürülmesine yardımcı olacağına da dikkat çekiliyor. Yetkililerin, 2025 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 1,7’si oranında mali konsolidasyon hedeflediği ve vergi gelirlerinde artış bekledikleri belirtiliyor. Ancak, jeopolitik gerilimler, petrol fiyatlarındaki artış ve küresel talep zayıflığı gibi dış faktörler, ekonomik görünümde belirsizlik yaratmaya devam ediyor.

Dış kaynaklı riskler azaldı

HSBC, Türkiye’nin fonlama sorunlarıyla karşı karşıya kalma riskinin azaldığını vurgularken, döviz rezervlerinin artırılması ve cari açığın daralmasının ekonomiyi daha dirençli hale getirdiğini belirtti. Ancak küresel piyasalardaki risk iştahındaki dalgalanmalar, jeopolitik tansiyon ve artan petrol fiyatlarının ekonomi üzerinde baskı yaratmaya devam edebileceği uyarısında bulundu.

Kaynak: Dünya Gazetesi