Recep ERÇİN
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dezenflasyon programının yapısal dönüşüm ayağına ilişkin mesajlar verdi. Dezenflasyon programı derken, enflasyonun sadece kısa vadeli talebi kısıtlayarak indirilemeyeceğini belirten Bakan Şimşek, her alanda arz yönlü yani sadece gıda ve konut arzıyla da sınırlı olmayan, verimliliği artıracak şekilde sanayide dönüşümün başarılması gerektiğini dile getirdi.
Bu konuların “Piyasaya bırakılamayacak kadar sofistike ve zorlu olduğunu” not eden Bakan Şimşek, program üzerinden giderek daha fazla rehberlik ve liderlik yapacaklarını açıkladı. Sanayi ve enerjide dijital dönüşümü inşa ettikleri bir süreç olduğunu bunun başarılması durumunda enflasyonda ve cari açıkta kalıcı düşüşün başarılacağını ve rezerv ve cari açık gibi konuların gündemden çıkacağını vurguladı.
284 üründe ithal ikame mesajı
Dün T24’ün 15. yılı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte konuşan Bakan Şimşek, “Katma değer zincirinde, sofistike ürün üretmede arzu ettiğimiz yerde değiliz” mesajı verdi. Dezenflasyon ön planda olsa da arka planda bu dönüşümü gerçekleştireceklerini ifade eden Şimşek, 2030’a kadar 30 ana kalemde 30 milyar dolarlık, kamunun destekleyici olduğu ve yüksek teknoloji üretimini destekleyen HİT-30 programını devreye aldıklarını hatırlattı. Şimşek, 284 ürünün Türkiye’nin dış açığın yarısına tekabül ettiğini ve bu ürünlerin üretilmesi için aktif olarak sahada olduklarını söyledi.
“18-20 yıl zamanımız kaldı”
Türkiye’nin yaşlı nüfus grubuna girmesine 18-20 yıllık bir zaman dilimi kaldığını anlatan Bakan Şimşek, “Bir fırsat penceremiz var. Kadınların işgücüne katılımını artırarak fırsatı kullanabiliriz. Kreşlere yatırım yapıp kadınların işgücüne katılımını artırmak istiyoruz… Her şey aynı kalsa bile milli gelirimiz yüzde 20 daha yüksek olacak. Bu da yüksek gelirli ülkeler düzeyi” dedi.
Dünyada borç yükünün çok yüksek olduğunu ve finansal koşulların sıkı olduğu dönemde borçluluğun büyümeye engel teşkil ettiğini kaydeden Bakan Şimşek, Türkiye’nin borçluluk oranı yüzde 100’ün bir tık altında iken dünyada bu oranın yüzde 200’lerden fazla olduğunu aktardı.
“Parçalı küresel yapı bize yarayacak”
Kutuplaşmanın da dünya büyümesinin önünde engel teşkil eden bir diğer konu olduğunu belirten Bakan Şimşek, “Çin ve ABD arasındaki stratejik rekabet bu etkileri doğuruyor. Yakından tedarik pandemi ile daha sonra dost ülkelerden tedarik gündeme geldi. Türkiye’nin bu iki alanda daha dayanıklı konumda olduğunu görüyoruz.
AB ile anlaşmazlık olsa da kurala dayalı ticaretimiz var. Orta Asya ile Orta Doğu ile Kuzey Afrika ile hem yakınız hem de dostlukları artırıyoruz. Yakın coğrafya ve dostlarla tedarik olacaksa küreseldeki parçalanmalardan daha az etkileniriz diye düşünüyoruz” mesajı verdi. Yeni bir sanayi politikası kurguladıklarını da sözlerine ekleyen Bakan Şimşek, enerjide yeşil dönüşüme işaret etti ve ekledi: “Güneş ve rüzgar gibi alanlarda bir kısmı da dış kaynaklı yatırım öngörüyoruz.”
“Vergide istisna ve oranları gözden geçirilecek”
Tasarruf tedbirlerinin etkisine değinen Bakan Şimşek, “Tek tek kalemler yerine; 2014-2023 döneminde bütçede on yıllık sapma ortalamada yüzde 9,1 iken 2024’te oranın yüzde 0,8 olacak. Harcama disiplini oluşturulmasa idi olma ihtimali yoktu… Teşvik sistemini gözden geçireceğiz. Vergi istisnası ve oranları gözden geçirmeye devam edeceğiz. Kayıt dışı mücadele sürecek. Kamu (bazı) idareleri olmasa vatandaşa iyi hizmet verilir mi diye çalışıyoruz. Deprem dışı harcamalarda kamunun genişlemesini durdurduk” ifadelerini kullandı.
İmalattaki soğuma sınırlı istihdamda bozulma yok
Sürdürülen dezenflasyon programı kapsamında ekonomide soğuma emareleri güçleniyor. İSO İmalat PMI pandemiden bu yana en düşük seviyeye çekildi. Enflasyon cephesinde ise baz etkisinin ortadan kalkmasıyla birlikte yılsonu hedefinin tutmayacağına ilişkin yorumlar güçlendi. Kısa vadedeki bu gelişmelere karşın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, durumun kontrol altında olduğu mesajı verdi. Bakan Şimşek, herhangi bir program o günkü dengesizlikleri düzeltmek için yapılacaksa mükemmel olmayacağını ve dinamik bir sürecin işleyeceğini vurguladı.
Temel hedeflerinin sürdürülebilir büyüme ve fiyat istikrarını sağlamak olduğunu kaydeden Bakan Şimşek, güncel gelişmelere ilişkin ekonomide bir miktar soğuma olsa da imalattaki daralmanın belli alanlarla sınırlı kaldığını ve geçici olduğunu, istihdamda bir bozulma gözlenlenmediğini aksine illeri gezdiğinde Güneydoğu’daki birkaç il dışında personel açığından şikayet edildiğini ayrıca hizmetler sektöründeki canlılığın sürdüğünü “Hangi endekse bakarsanız bakın güçlü seyrediyor” şeklinde ifade etti.
Rezerv artık endişe kaynağı olmaktan çıktı
Programı hayata geçirirken üç saikle hareket ettiklerini ve bunların “Dezenflasyona destek”, “Cari açığın kalıcı olarak sınırlandırılması” ve “Reformlar için mali kaynak yaratmak” olduğunu belirten Bakan Şimşek, Türkiye için yüzde 2.5’in altındaki bir cari açığın yönetilebilir olduğunu, ağustos ve eylül ayı verileri geldiğinde milli gelirin yüzde 1.5’ine düşen bir cari açık söz konusu olacağını vurguladı. Rezerv konusunun endişe kaynağı olmaktan çıktığını söyleyen Bakan Şimşek, yurt içi yerleşiklerin portföy tercihlerinin TL varlıklara kaymasının bunda etkili olduğunu, ilaveten dış kaynak erişimi ve bir miktar da yurt dışı portföy girişinin fayda sağladığını söyledi.
Dış talep öngörüsüne AB’den kötü sürpriz
Gelişmekte olan ülkelerin risk priminde düşüş aynı dönemde 51 puan iken Türkiye’nin 420 puan olduğunu ve Türkiye’nin program sayesinde gelişmekte olan ülkeler ortalamasına oranla daha makul maliyetler ve vadelerle borçlanmaya başladığını ifade eden Bakan Şimşek, “Notumuza göre değil gelecekteki nota göre piyasa bizi fiyatlıyor. KKM’den çıkış; 98 milyar dolar düştü. Piyasayı bozmadan buradan çıkmakta kararlıyız.
TL’nin mevduattaki payı artıyor. Para politikasının etkinliğini artırmış oluyoruz. İç talebin yavaşlayacağını söylemiştik. Dış talep beklediğimiz kadar iyileşmedi. Almanya’nın uzun vadeli büyüme eğilimi yüzde 0,5. Avrupa ana ticaret ortağımız Almanya orada belirleyici oluyor” şeklinde konuştu.
Geriye dönük fiyatlama devam ediyor
“Önümüzdeki aylarda aynı hızla olmasa da dezenflasyon süreci devam edecek. Genel olarak bakınca mal enflasyonundaki düşüş daha belirgin” ifadelerini kullanan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, daha önce eğitim ve kiralardaki sınırlamalar nedeniyle şimdilerde gecikmeli etkilerin gözlendiğini not etti. Şok terapi yerine reel sektörü ve bankaları gözeterek kademeli sıkılaşma yapmayı tercih ettiklerini anlatan Bakan Şimşek, “Para politikası gecikmeli etkiliyor.
Enflasyonu çıpalayacak düzeye gelmesi zaman aldı. Geçmişte siyaset ötesi dönemde 30-40 ülkeyi ya doğrudan ya ekibimle 90 ve 2000’li yıllar deneyimlerini iyi biliyoruz.” diyerek, kademeli sıkılaşmanın bu deneyim çerçevesinde uygulandığını anlattı. Bakan Şimşek dün eylül ayı enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından da X hesabından yaptığı değerlendirmede, şunları söyledi: “Refahı kalıcı artıracağız” “Temel mal enflasyonu yıllık yüzde 28,3 ile görece düşük seviyedeyken geriye dönük fiyatlama davranışı kaynaklı katılık, hizmet enflasyonunda düşüşün yavaş gerçekleşmesine neden oluyor. Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor.
Bu dönemi önümüzdeki yılın ikinci yarısında başlayacak ve enflasyonda kalıcı düşüşü sağlayarak tek haneye ulaşacağımız istikrar dönemi takip edecek. Tüm politikalarımızı fiyat istikrarı hedefimiz doğrultusunda eşgüdüm içinde ve kararlılıkla uygulamayı sürdürüyoruz. Enflasyonu düşürmek sadece hayat pahalılığı sorununu çözmeyecek aynı zamanda vatandaşımızın refahını kalıcı olarak artıracaktır.”
Deprem geçici EYT yükü ise kalıcı
Konuşmasında bütçe üzerindeki yüklere işaret eden Bakan Şimşek, deprem etkisini dışarıda bırakınca bütçe açığının yüzde 1.6’lar mertebesinde kaldığını belirtti. Depremin bütçe üzerindeki etkisinin 2028’de büyük ölçüde ortadan kalkacağını anlatan Şimşek, “Ama EYT kalıcı. Deprem bir kerelik EYT önümüzdeki sene gireceklere de bakınca yüzde 1 iken yüzde 1.7’ye ve gelecek sene yüzde 2 diye gidiyor. Bu etkiyi dikkate alan bir bütçe açık kompozisyonu yapıyoruz.
Geçen sene mayıs ayında Maliye Bakanlığı çalışmasına göre yüzde 9.8 açık olacak dediler, muhtemel yüzde 6 cari açıkla ikiz açığı Türkiye yönetemezdi. Gelir tedbirleri, harcama tedbirleri ve gelir performansı iyi oldu. 2023’te sadece KDV ve ÖTV değil, kurumlar vergisini de artırdık. İstisnaları kaldırdık. Çok uluslu şirketlere asgari kurumlar vergisi getirdik. Kamu özel işbirliği projelerinde yüzde 30 kurumlar vergisi getirdik…. Vergide adaleti sağlayacak bir dizi adım attık. Uzlaşmada vergi asıllarını kapsam dışına çıkardık” diye konuştu.
Kaynak: Dünya Gazetesi