Başak Nur GÖKÇAM
İki yılda bir düzenlenen ve dünyanın önde gelen yapı fuarlarından biri olan Uluslararası İnşaat Endüstrisi Fuarı›na (Batimat) Türkiye’den 80 firma katıldı. 3 Ekim’de sona eren fuarın açılış gününde basın mensuplarıyla bir araya gelen Paris Büyükelçisi Yunus Demirer, Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkileri değerlendirdi.
İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik işlerin iyi durumda olduğunu belirten Büyükelçi Yunus Demirer, “Türkiye-Fransa arasındaki ticaret hacmi 20 milyar euroyu aştı. Ve şu iyi bir şey; ticari ilişkiler hiçbir zaman siyasi ilişkilerden etkilenmiyor. Buradaki Fransız özel sektörü, hâlâ Türkiye ile çok ilgili ve Türkiye ile çalışmak istiyor. Türkiye’deki gelişmeleri takip ediyorlar. Dolayısıyla burada her alanda bir potansiyel var. Bizim biraz girişken davranıp, sürekli Fransızlarla temas edip onlara kendimizi tanıtmamız lazım” dedi.
Yatırımda Türkiye ilgi alanlarında
Fransa’nın özellikle enerji ve yapay zekâ gibi konularda başka ülkelere göre daha iyi olduğuna dikkat çeken Büyükelçi, “Bu ikisinin önü her zaman açık. Dolayısıyla yeni teknolojiler konusunda temas edilebilir. Fransa’yla iş birliği yapabilecek alanlar var.
Yapı malzemesi sektörü de bu anlamda her zaman önem taşıyan bir sektör. Onun öneminin azalması mümkün değil. İnsanlar oldukça yapı malzemeleri de her zaman önem taşıyor. Ve yatırım konusunda da Fransa aslında her zaman Türkiye’ye ilgi göstermiş bir ülke. Belki bu dönemde biraz kur istikrarının sabitlenmesini bekliyorlar. Onu görmeye çalışıyorlar ama ondan sonra bence ilgi çok daha fazla artacaktır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve yeşil dönüşüm kapsamında yapılan çalışmalarına ilişkin de yorum yapan Demirer, “Fransa bu konuya önem veriyor ve hakikaten yeni oluşan hükümette de buna verdikleri önemi gösteren atamalar yapıldı. Bu konuya Avrupa Birliği ülkeleri açısından bakarak değerlendirmek daha doğru olur. Çünkü AB ülkelerinde tamamen AB politikaları çerçevesinde hareket ediliyor” dedi.
2021 yılında iki tarafta da anlaşma sağlandı
Avrupa’da yükselen sağ dönemi sonrası Fransa-Türkiye ilişkilerini de değerlendiren Paris Büyükelçisi Yunus Demirer, Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkinin çoğunlukla inişli çıkışlı olduğunu söyledi. Son birkaç yıl öncesine kadar ise iniş kısmının daha kuvvetli olduğunu belirten Demirer, “Neredeyse dibe vurmak üzereydik ki 2021 yılından bu yana iki tarafta da anlayışa ulaşıldı.
Ve şimdi karşılıklı olarak bu algıyı ve trendi değiştirmek istiyoruz. Artık hakikaten bir değişim var. Şu anda ne Türkiye’den Fransa’ya ne de Fransa’dan Türkiye’ye yönelik çok eleştiri var. Durum stabiliteye ulaşsa da bu yeterli değil. Şimdi artık bunun üzerine hep beraber çalışıp, inşa etmemiz, geliştirmemiz lazım” dedi. Türkiye-Fransa ilişkilerinin geliştirilmeye çok müsait olduğunun altını çizen Büyükelçi Demirer, tarihte Fransa ile Türkiye arasında da pek çok konuda etkileşim yaşandığını hatırlattı.
Sığınmacı göç konusu aşırı sağı tetikledi
Aşırı sağın sadece Fransa’ya özgü olmadığını, bütün Avrupa’ya hatta bütün dünyaya özgü bir durum olduğunu belirten Demirer, “Fransa’da da bu yükseliş gayet ciddi bir şekilde hissediliyor. Fakat aşırı sağın yükselmesinin nedenlerinden birisi herhalde daha çok sığınmacı göç konusu. Bir de Fransız toplumunun ve diğer ülkelerin yabancılarla ilişkiler diyelim.
Fakat şunu belirtmek gerekiyor ki Fransa’daki Türk toplumu çok çalışkan, Fransa’yla hiçbir sorun olmayan, Fransız makamlarıyla gayet iyi uyum içinde hayatlarını ve çalışma hayatlarını idame ettiren bir toplum. Fransız makamları da bunu kabul ediyorlar. Ne zaman bir bölge ziyareti yapsak, valilerle görüşsek hiçbir valinin bana Türklerden şikâyet ettiğini görmedim. Hakikaten hiç kimsenin Türklerle ilgili hiçbir sıkıntısı yok” dedi.
“Türkleri etkileyecek bir durum yok”
Cezayirliler veya Faslıların aynı lisan nedeniyle daha hızlı adapte olduklarını da belirten Demirer, “Ama şu fark var, Türkler çok çalışkan. Ve tamamen çalışkanlıkla, işle hayatlarını geçiriyorlar. Yani hiç başka şeylerle uğraşmıyorlar. Mesela Fransa, protestoların gösterilerin çok sık olduğu bir ülke. Ama Türkler genellikle onlara hiç katılmıyorlar. Fransızları rahatsız eden bir tutumları yok. Fransızlar da bunun farkındalar.
Artık 3’üncü kuşağa ulaşmış bir jenerasyon var. 3’üncü kuşak hem çifte vatandaş hem Fransız vatandaş hem Türk vatandaşı. Onlarla ilgili hiçbir entegrasyon sorunu yok. Diğerlerinde de belki entegrasyon bağlamında biraz 1’inci veya 2’inci kuşakta sorun olmuş olabilir ama onlar da kendilerine yönelik sorunlar. Toplum içinde sorun yaratmıyorlar. Dolayısıyla aşırı sağın Türk toplumu bağlamında bizi etkileyecek bir yanı yok” diye konuştu.
“Vize politikalarında bir rahatlama olmasını bekliyoruz”
Schengen vizesi retlerine ilişkin de değerlendirmede bulunan Paris Büyükelçisi Yunus Demirer, “Bunu sadece büyükelçilik değil Türkiye’nin tüm yetkilileri, Dışişleri Bakanlığı ve diğer tüm devlet yetkililerimiz her fırsatta, her görüşmelerinde Avrupa Birliği yetkilileriyle ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerle konuşuyor, gündeme getiriyorlar. Yani bizim beklentimiz bu sorunun bir an önce aşılması. Bu sorun tek tek ülkelerden değil de Avrupa Birliği’nin çeşitli önlemler ve kriterlerinden kaynaklanıyor.
O da yine göçle ve sığınmacılarla alakalı Avrupa’ya gelen göç sayısının sığınmacıların sayısının artmasıyla birlikte vize politikalarını sertleştiriyorlar. Yani bunun bu şekilde bence sürdürülmesi çok mümkün değil. Bir şekilde bir rahatlama olacaktır diye varsayıyorum. Çünkü hakikaten çok sıkıntılı bir süreç. İş adamlarını, öğrencileri, sanatçıları bunlara sirayet ediyor ve bunların hiçbirinin sığınmacı olmak gibi bir gayesi yok. Dolayısıyla bu işi çok global bir şekilde görmek bence yanlış bir politika ve umuyorum ki Avrupa Birliği yetkilileri de bunun artık yavaş yavaş farkına varmaya başladı” dedi.
“Fransa’nın Gazze’ye tutumu Türkiye’den farklı değil”
Fransa’nın Gazze’deki gelişmelere olan tutumunun Türkiye’den çok farklı olmadığını söyleyen Demirer, “Aşağı yukarı aynı şeyleri savunuyoruz. Dolayısıyla Fransa ile bu konuda çok ayrışmıyoruz. Lübnan konusunda da çok ayrışmıyoruz. Dolayısıyla Orta Doğu’daki gelişmeler bağlamında bu durumu Fransa’yla ikili ilişkilerimize etkileyecek bir şey görmüyorum. Tam tersine bu gelişmeler aslında bütün ülkelere birbirleriyle daha fazla konuşmasını daha çok iş birliği ve istişare yapması gerektiğini gösteriyor. Çünkü bu gidişatın böyle devam etmesi bir ülkeyi değil bütün bölgeyi ve bütün Avrupa’yı da etkileyecektir” diye ekledi.
Kaynak: Dünya Gazetesi