Ferit PARLAK

Dünya makine ticareti ciro­sundaki düşüş, güçlü sana­yi kollarının egemen oldu­ğu gelişmiş ülkelerde ciddi sorun­lar yaratırken, Türkiye’nin makine ihracatı ilk 10 ayda geçtiğimiz yılı yakalayarak 23.3 milyar doları aştı.

Makine ihracatı, yılın ilk 10 ayın­da miktar bazında yüzde 4.3 geri­lemeyle 3.1 milyon ton olarak ger­çekleşti. Değer bazında ise geçen yılla aynı seviyede 23.3 milyar do­ları aştı. Makine ihracatçıları, kg başına ortalama ihracat fiyatları­nın 7.5 dolar olarak gerçekleştiği ekim ayında 2.5 milyar dolarlık ih­racatı yeniden aşarak aylık bazda yüzde 4.3 artış yakaladı.

Almanya ve Rusya’ya ihracat gerilerken, ABD’ye artıyor

10 aylık dönemde en fazla ma­kine ihracatı yapılan dallar evsel ve endüstriyel soğutma makinele­ri olurken, onu sırasıyla içten yan­malı motorlar ve aksamı ile inşa­at ve madencilik makineleri takip etti. Pompalar ve kompresörler ile traktörler, tarım ve or­mancılık makineleri 1 milyar dolarlık eşiği geçen diğer dallar ol­du. İhracat pazarları arasında %5’lik gerile­meye rağmen 3 milyar doları geride bırakan Almanya’nın ilk sıra­da geldiği bu dönem­de, %15.8 düşüş yaşanılan Rus­ya’nın hemen ardından üçüncü sı­rada, %7.5’lik artışla ABD geldi.

Destekler, niş alanlardaki üretime yoğunlaşmalıyız

DÜNYA’ya makine üretim ve ih­racatındaki gelişmeleri değerlen­diren Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, dünya makine cirosundaki düşüşün, güç­lü sanayi kollarının egemen olduğu gelişmiş ülkelerde büyük sorunlar yarattığını belirterek “Bugüne ka­dar bu kutuplaşmalar arasında yo­lumuzu hep bulmamızı sağlayan rekabet gücümüzü koruyabilmek için, niş alanlardaki üretim ölçek­lerimizi ve teknoloji seviyelerin­deki çeşitliliğimizi geliştirmeye her zamankinden fazla eğilmeli­yiz. Kamunun yatırım, inovasyon ve sürdürülebilirlik desteklerini odak sektörlerde daha işlevsel hale getirmeliyiz” dedi.

İstihdamda kayıplar yaşanabilir uyarısı

Karavelioğlu, “Makine ihraca­tında yaşanan miktar bazındaki gerilemeyi ihracat birim fiyatla­rındaki artışla kompanse ediyo­ruz. Yurt içi üretim maliyetlerin­deki yükselişin bir sonucu olarak gelen bu fiyat düzenlemelerinin tabii ki bir sonu var. Maliyetlerin yönetilemez olduğu durumda, is­tihdamda kayıplar yaşanabilir” di­ye konuştu. Karavelioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2019-2023 arasında istihdamı %40 gibi yüksek seviyede bir ar­tış sağlayan sektörümüzde son 12 ayda istihdam artışı durdu, hatta yüzde 1 seviyesinde de olsa bir aza­lış gerçekleşti. Aynı dört yılda %72 artan makine üretiminin de bu yıl %8 düştüğünü görüyoruz. Reka­bet gücümüzü koruyabilmek için trendin hızla kırılması gerekiyor.”

ABD fırsatlar da yaratacak

Tedarik zincirlerindeki yeni kı­rılmaların, ABD pazarındaki iş birlikleri giderek güçlenen Tür­kiye için yeni fırsatlar yaratacağı­na inandıklarına da dikkat çeken Karavelioğlu, “Diğer yanda, ABD ile ticaretinin sınırlanacağı peşi­nen ilan edilmiş ülkelerin dünya­nın geri kalanında ticaret yollarını saptırmak da dahil, çok daha agre­sif stratejiler geliştireceğini bekle­meliyiz. Süreç, duvarlarını örmek­te kararsız kalanların lehine geliş­meyecektir” dedi.

Gelişmiş ülkeler üretim sektörlerini korumaya kararlı

ABD ve Almanya’daki güçlü sa­nayi kollarındaki işletmelerin ko­ruma zırhı talep etmelerinin ne­denlerinin, sonuçları kadar dikkat çekmediğini belirten Karavelioğ­lu, “Uluslararası kurum ve kuru­luşların iktisadi öngörülerini ve hesaplamalarını ne­redeyse iki-üç ayda bir güncellemek du­rumunda kalmaları, klasik yöntemlerin ya­şanan değişimleri an­lamlandırmaya ve ad­landırmaya yetmedi­ğinin bir göstergesi. Endüstriyel dönüşüm süreçlerindeki mevcut sıkıntı ve zorluklar daha köklü” dedi.

Karavelioğlu, “Dünya makine ci­rosunda yüzde 2’lik düşüş, alışıl­mış sanayi kollarının egemen oldu­ğu gelişmiş ülkelerde çok büyük so­runlar yaratıyor. Almanya’da PMI Endeksi’nin Eylül’de 40,6’ya kadar gerilemesi gibi birçok veri, üretim maliyetleri düşük ülkelere kayış konusunda tedirginlik oluşturu­yor. ABD’deki seçmen davranışla­rında belirginleşen bu eğilim; ge­lişmiş ülkelerin makine, otomotiv ve savunma sanayi gibi üretim sek­törlerini korumaya kararlı olduk­larının bir işareti” diye konuştu.

Trump rüzgarının 3 etkisi

1-Yeniden seçilen Trump küresel ihracati etkileyecek

ABD’deki seçimlerle birlikte, belirsizliklerinin şimdilik sonlandığına işaret eden Kutlu Karavelioğlu, Trump’ın yeniden Başkan olmasının küresel ihracat üzerine olası etkileri olacağını, Türkiye’nin de bu rüzgardan olumsuz etkilenebileceğini söyledi.

2-Dezenflasyon çabaları akamete uğrayabilir

Karavelioğlu, “Trump’ın ithalata yüksek vergi vaatlerinin küresel ölçekte korumacılık savaşı başlatacağı, dünya ticaretinde daralmaya yol açacağı açık. Yükselen duvarlar küresel büyümeyi zayıflatmakla kalmayabilir, üreticileri hedef alacak ek gümrük vergileriyle sonuna gelinememiş dezenflasyon çabalarını da akamete uğratabilir” dedi.

3-Doların değerlenmesi menfi etkileyecek

Doların euro karşısında değerlenmesinin ihracatçıyı olumsuz etkileyecek. Karavelioğlu, “Ana pazarı Avrupa olup ihracatının çoğunu euroyla, ithalatını ise dolarla yapan bizim gibi sektörler için doların giderek güçlenmesinin kârlılık ve rekabetçilik bakımından menfi etkileri olacaktır” diye konuştu.

“Tüm dünyadan mal alan Çin bizden almıyor…”

Türkiye’nin yıllık 16 milyar dolarlık makine dış ticaret açığının dörtte üçünün Çin’den geldiğini ve bu durumun giderek daha fazla dikkat çektiğini belirten Karavelioğlu, “Çin tarafından öne sürülen, bu durumun ayrımcı ticari korumacılık olduğuna yönelik itirazı makul bulmuyoruz” dedi.

Karavelioğlu, “Yıllardır, neredeyse hiç mal satamadığımız bu ülkeyle yürüyen tek taraflı ilişkiyi, ‘çok istiyorlarsa Serbest Ticaret Antlaşması yapalım’ diye eleştiriyoruz. İlk dokuz ayda Çin makineleri ithalatımız yüzde 8.6’lık bir düşüşe rağmen 8.2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Almanya’dan yılda 20 milyar dolar kadar, tüm dünyadan 220 milyar doların üzerinde makine ithal eden Çin’e yılda ancak 150 milyon dolarlık makine satabiliyor oluşumuzu dayatıp normalleştiren koşullarda belirgin iyileşmeler umut ediyoruz.”

“Kapasite kullanım oranları gerilemiş durumda”

Ticaret Bakanlığı’nın yılın ikinci çeyreğindeki büyümenin yarısının net mal ve hizmet ihracatından geldiğine yönelik vurgusunun önemli olduğunu ifade eden Karavelioğlu, “Bakanlığımızın aylık sunumundaki, ihracatın ana belirleyicisi olan dış talepte tarihsel ortalamanın altında zayıf bir seyir olduğu tespiti yerinde. Neredeyse tüm iç pazarlarda talep, yatırım ve üretim zayıflamış, kapasite kullanım oranları gerilemiş durumda. Fakat bu durum genel ihracatın ucuzlamasına, değer bazındaki artışın esasen miktar bazındaki daha büyük artışlarla sağlanabilmesine neden oluyor” dedi.

“Fiyat düzenlemesinin de bir sonu olacak”

Makinede ise durumun daha farklı olduğunu belirten Karavelioğlu, “Miktar bazlı gerilemeyi ihracat birim fiyatlarındaki artış kompanse ediyor. Yurt içi üretim maliyetlerindeki yükselişin sonucugelen bu fiyat düzenlemelerinin tabii ki sonu var. Maliyetler yönetilemezse, istihdamda kayıplar yaşanabilir” dedi.

Kaynak: Dünya Gazetesi