Meryem KARADAĞ

Birçok çevre felaketi kar­şımıza çıkıyor. Marmara’da­ki Müsilaj Mersin körfezindeki deniz suyundaki köpüklenme­ler aslında ortamdaki avcılık fa­aliyeti sonucu ortamdan kalkan bazı canlı gruplarının görevini yapamamasından dolayı bu du­rumlar çevre felaketi olarak kar­şımıza çıkıyor” diye konuştu.

Avlanma verimliliği 50-60 metreden başlamalı

Mersin’de balık sezonun da açılmasıyla birlikte balıkçılıkta sürdürülebilirliğin sağlanması­na dikkat çeken Ayas, “Akdeniz sahilleri için 15 Eylül’ de balık sezonu açılışı yapıldı. Ege, Mar­mara ve Karadeniz için ise 1 Ey­lül itibariyle gırgır ve trol balık avcılığı sezonu başladı. Deniz­lerin sürdürülebilirliği için av­lanma verimliliğinin 50 ya da 60 metreden başlatılmasının daha doğru olduğuna vurgu ya­pan Ayas, “Gezen balık türleri­nin ürüme ve beslenme alanla­rı olan bölgelerin trol balıkçılı­ğına ve endüstriyel balıkçılığa kapatılarak koruma alanları­nın arttırılması lazım. Balıkçı­lığa kapalı alanların oluşturul­ması gerekiliyor.

Nesli kritik derecede azalan türler olmak üzere tüm deniz canlıları için önemli alanların belirlenmesi ve bu alanlarda her türlü faali­yetin yasaklanması gerekir. Biz bu alanları korursak diğer ba­lıkçılık alanlarındaki verimi de yükseltmiş oluruz. Aşırı avlan­mayı engellememiz gerekiyor” ifadelerinde bulundu.

Ekosistem temelli yaklaşımlar benimsenmeli

Denizlerimizdeki balıkçılık faa­liyetlerinin, sürdürülebilirlikten uzaklaşmış durumda olduğunu ve bu durumun deniz ekosis­temlerini ciddi biçimde tehdit ettiğini dile getiren Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve ODTÜ İklim Merkezi Müdürü Profesör Doktor Barış Salihoğlu, “Sadece sürdürü­lebilir balıkçılık ilkelerine geri dönmek yeterli değil; artık eko­sistem temelli yaklaşımların be­nimsenmesi gerekmektedir. Bu yaklaşımlar, denizlerin doğal dengesini koru­mayı hedefler ve sadece belirli balık türlerinin değil, tüm ekosis­temin sürdürü­lebilirliğini gözetir” dedi.

Kaynak: Dünya Gazetesi