IMF, Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun ekim sayısını “Rotayı Sabitlemek: Belirsizlik, Yapay Zeka ve Finansal İstikrar” başlığıyla yayımladı.
Raporda, nisan ayından bu yana küresel ekonomik faaliyetin ılımlı hale geldiği ve enflasyonun yavaşlamaya devam ettiği belirtildi.
Büyük merkez bankalarının parasal gevşemeye devam etmesiyle, finansal koşulların uyumlu, gelişmekte olan piyasaların dirençli ve varlık fiyatlarındaki oynaklığın nispeten düşük kaldığı ifade edilen raporda, “Ancak, kısa vadeli riskleri düşük tutan destekleyici finansal koşullar, aynı zamanda kırılganlıkların oluşmasını kolaylaştırarak, gelecekte finansal istikrara yönelik riskleri artırıyor.” değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, artan kırılganlıkların, devam eden askeri çatışmalar ve yeni seçilen hükümetlerin belirsiz gelecek politikalarıyla yükselen ekonomik ve jeopolitik belirsizlik nedeniyle daha olası hale gelen olumsuz şokları artırabileceği vurgulandı.
Özellikle belirsizlik ile piyasa oynaklığı arasındaki artan kopukluğun oynaklıkta ani artışlar ve keskin varlık yeniden fiyatlandırması olasılığını artırdığına işaret edilen raporda, ağustos ayı başındaki piyasa çalkantılarının ortaya çıkabilecek şiddetli tepkilere dair bir fikir verdiği anımsatıldı.
“Yüksek seviyede borçlar küresel zorluk olmaya devam ediyor”
Raporda, ekonomik belirsizlikteki daha fazla artışın gelecekte ekonomik büyüme, varlık fiyatları ve banka kredilerindeki büyümeye yönelik aşağı yönlü riskleri artırabileceğine dikkat çekilerek, belirsizlikte küresel mali kriz sırasındaki artışa eşdeğer bir sıçramanın yıllık küresel gayrisafi yurt içi hasıla büyümesini 1,2 puan kötüleştireceği bildirildi.
Bu etkinin makro finansal kırılganlıklar daha yüksek olduğunda veya piyasa oynaklığı belirsizlikten daha kopuk olduğunda daha güçlü olacağı belirtilerek, belirsizliğin ayrıca ticaret ve finansal bağlantılar yoluyla sınır ötesi bulaşmayı tetikleyebileceği kaydedildi.
Raporda, devletlerin yüksek seviyede borçları ve bunların hızlı büyümesinin küresel zorluk olmaya devam ettiğine değinildi.
“Gelişmiş ekonomilerin para politikasını gevşetmesi gelişmekte olan piyasalar üzerindeki baskıyı hafifletebilir”
Gelişmekte olan piyasaların nisandan bu yana dayanıklılık göstermeye devam ettiği belirtilerek, gelişmiş ekonomilerin para politikasını gevşetmeye başlamasının yakın vadede gelişmekte olan piyasalar üzerindeki baskıyı hafifletebileceği aktarıldı.
Raporda ancak ticaret politikaları ve jeopolitikle ilgili artan belirsizlik ile Çin’deki yavaşlayan büyüme görünümünün gelişmekte olan piyasalarda finansal istikrarı korumayı daha zorlu hale getirebileceği vurgulandı.
Ticaret kısıtlamaları ve jeopolitik olayların şirketleri etkilemesinin muhtemel olduğu kaydedilen raporda, ticari gayrimenkul sektöründeki baskıların hala yoğun olduğunun altı çizildi.
Raporda, küresel bankacılık sektörünün bol miktarda sermaye ve likidite tamponuyla dirençliliğini koruduğu, bazı kredi türleri için batık kredi oranları artmış olsa da genel varlık kalitesinin önemli ölçüde bozulmadığı belirtilerek, ancak faiz indirimlerinin banka karlılığını olumsuz etkileyebileceği aktarıldı.
Sermaye piyasası faaliyetlerinde yapay zekanın kullanımının banka dışı finansal kurumların büyümesini daha da destekleyebileceğine dikkat çekilen raporda, yapay zekanın muhtemel risklerine de işaret edildi.
“Politika yapıcılar kırılganlıkları sınırlamak için harekete geçmeli”
Raporda, kısa vadeli finansal istikrar riskleri kontrol altında görünse de finansal sistemde kırılganlıkların arttığı belirtilerek, politika yapıcıların kırılganlıkları sınırlamak için harekete geçmesi gerektiği aktarıldı.
Merkez bankalarının para politikasının herhangi bir veriye aşırı tepki vermemesi gerektiğine dair net iletişimin belirsizliği azaltmaya yardımcı olacağı vurgulanan raporda, birçok ülkenin borcunun pandemi öncesi seviyenin üzerinde seyretmesi nedeniyle mali ayarlamaların yapılması gerektiği ifade edildi.
Raporda, borçlanmanın devam eden birikimi ve artan ekonomik belirsizliğin makro ihtiyati politika çerçevesini güçlendirme ihtiyacını vurguladığı kaydedildi.
Şirketlerin ve ticari gayrimenkul sektörünün zayıflıklarını izlemek için sürekli teyakkuz gerektiğine dikkat çekilen raporda, stres testi ve risk yönetiminin önemine işaret edildi.
Kaynak: Dünya Gazetesi