İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Çin istihbarat mensuplarının, Türkiye’de ikamet eden Sincan Uygur Özerk Bölgesi kökenli kişilerle iletişime geçtikleri, kendileri adına istihbari faaliyet yürütmezlerse ülkelerindeki aile üyelerine zarar vermek ve sözde mesleki eğitim kamplarına almakla tehdit ettikleri belirtildi.
İddianamede, Çin istihbarat mensuplarının ayrıca bu kişilere maddi destekte bulunma, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne seyahat özgürlüğü ve oradaki aileleriyle görüşmeleri sağlama gibi vaatlerde bulunarak istihbari faaliyetler yürüttükleri kaydedildi.
‘Uygurlar arasına kolayca girdiler’
Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı olan sanıkların Uygur kökenli olmalarının, Türkiye’de mülteci statüsündeki Uygur Türklerinin arasına kolayca girmelerini sağladığı anlatılan iddianamede, sanıkların Türkiye’deki Uygur Türklerine ait bilgi, belge ve kişisel verileri Çin istihbarat mensuplarıyla paylaştıkları vurgulandı.
Suudi Arabistan’daki görüşmeler…
İddianamede, sanıklar hakkında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün fezlekesindeki tespitlere de yer verildi.
Buna göre sanıklardan Shadeke M’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi kökenli Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, Çin istihbaratıyla bağlantısı bulunduğu ve bu kişilerle Hong Kong ile Suudi Arabistan’da görüşmeler yaptığı ifade edildi.
Sanık Shadeke M’nin, Türkiye’de ikamet eden Sincan Uygur Özerk Bölgesi kökenli kişilerin ileri gelenleri ve Türkiye’de faaliyet gösteren Doğu Türkistan Maarif Derneği, Doğu Türkistan Yeni Nesil Hareketi Derneği, Doğu Türkistan Alimler Birliği, Uluslararası Doğu Türkistan STK’ler Birliği ve Doğu Türkistan Vakfı başta olmak üzere diğer derneklerin adresleri ve mensuplarına ilişkin ele geçirdiği bilgi, belge ve video içeriklerini Çin istihbaratına aktardığı kaydedildi.
Toplam 132 bin 910 dolar aldı
İddianamede, Çin istihbaratının elde ettiği bilgiler karşılığında casuslarına üçüncü kişilerin hesaplarından ödeme yaptığı, sanık Shadeke M’ye Pekin ve Suudi Arabistan’da yapılan görüşmelerde 22 bin dolar ödediği, ayrıca aynı sanığa diğer sanıklar Hebibulla Ü, Haşim S, Samet A. ve Karı Y. üzerinden de toplam 110 bin 910 dolar ödendiği aktarıldı.
Sanık Shadeke M’nin cep telefonu incelemesinde, Uluslararası Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği Başkanı Hidayetullah Oğuzhan başta olmak üzere Uygur Türkleri ve kanaat önderi olarak kabul edilen kişilere ait çok sayıda faaliyete ilişkin fotoğrafların yer aldığı ve bu fotoğrafların Çin istihbaratındaki görevlilerle paylaşıldığı anlatılan iddianamede, sanığın görüşmelerini WeChat, Viber, Telegram ve Signal gibi uygulamalardan yaptığı kaydedildi.
‘Türkiye’ye gelmemi istedi’
Sanık Shadeke M’nin ifadesine de yer verilen iddianamede, Türkiye’de ticaretle uğraştığını, WeChat isimli programı Alimcan ismiyle bildiği Çin istihbarat görevlisiyle konuşmak için kullandığını söylediği belirtildi.
Alimcan isimli kişiyi memleketi Kargılık’ta 2013’ten beri Çin polisi olarak tanıdığını, yakınlığı olmadığını söyleyen sanığın, 2021’de bu kişinin, kendisinin Türkiye’den Çin’e gelmesini istediğini söylediği kaydedildi.
Shadeke M’nin ifadesinde, neden gelmesi gerektiğini sorması üzerine ailesine zarar vermekle tehdit edildiğini, Hong Kong’a giriş yaptığında gözaltına alındığını, memleketi Kargılık’a götürüldüğünü, burada 15 gün boyunca işkence gördüğünü anlattığı aktarıldı.
‘Bize çalışırsan kurtulursun…’
Alimcan ve Çin uyruklu Le isimli kişinin 15 günün ardından kendisiyle konuştuğunu söyleyen sanığın ifadesinin devamına ilişkin iddianamede şu bölüm yer aldı:
“Alimcan bana, ‘Çin çok büyük bir ülke, bize çalışırsan kurtulursun. Yoksa seni ve sevdiğin herkesi yok ederiz.’ dedi. Hakkımda tutuklama kararı çıkarıldığını, ancak teklifini kabul edersem tekrar Türkiye’ye gidebileceğimi ve Kargılık’ta kalan sevdiklerime zarar vermeyeceğini söyledi. Alimcan’a teklifinin ne olduğunu sordum. Bana, ‘Türkiye’ye gideceksin ve Doğu Türkistan’la alakalı faaliyetlerin neler olduğunu bize bildireceksin.’ dedi. Kabul ettim. Sonrasında Pekin’e getirildim. Çin’de bana sıfırdan pasaport çıkartıldı. 7 bin dolar verildi. Alimcan’ın tehditleri sonrasında Ağustos 2023’ten gözaltına alındığım güne kadar Çin istihbaratına çalıştım. Alimcan bana Türkiye’de Doğu Türkistan ile alakalı sohbet ve toplantılara katılmamı ve buraya katılan şahısların fotoğraflarını göndermemi istedi. Ben de kendisine, ‘Ben yıllardır Türkiye’deyim. Bu zamana kadar bu toplantılara ve derneklere dahil olmadım. Bu aşamada dahil olursam şüphe çeker, istihbarat topladığım anlaşılır.’ dedim. Kendisi de bunu kabul etti ve bana, ‘O zaman Doğu Türkistan ile alakalı yayın yapan televizyon (İstiklal TV), radyo (Özgür Asya Radyosu), Dünya Uygur Kurultayı isimli sosyal medya sitelerinden haberler göndermemi istedi. Ben de bu yayınları veya iletileri takip edip 10-15 günde bir Alimcan’a yolladım.”
Ailesi ve çocuklarıyla tehdit edildiği için casusluk faaliyetinde bulunduğunu anlatan sanığın, yaptığı çalışmalar nedeniyle pişman olduğunu dile getirdiği belirtildi.
İddianamede sanıklar Shadeke M, Abdullah N, Haşim S, Hebibulla Ü, Karı Y, Nurahmet Ö. ve Samet A’nın “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme” suçundan 18 yıl 10’ar aydan 25’er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Kaynak: Dünya Gazetesi