İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) kentsel dönüşüm, deprem ve diğer afetlerde oluşan yıkıntı atıklarının yönetimi konusunda özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının (STK) katkılarıyla bir rehber hazırladı.
SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel, rehberin, yıkıntı atıklarından oluşabilecek sağlık, çevre ve güvenlik risklerine karşı önemli bir yol haritası sunduğunu belirtti ve Türkiye’deki şehirlerde kentsel dönüşümden beklenen atık miktarının da hesaplandığını anlattı.
Dünya çapında meydana gelmiş en vahim deprem enkazı
“6 Şubat (2023) depremlerinin ardından oluşan enkaz miktarı, dünya çapında meydana gelen depremler arasında bugüne kadar oluşmuş en vahim olanı.Bu atığın doğru yönetilmemesi uzun yıllar sürecek çevre kirliliği, sağlık sorunları ve ekonomik kayıpları da beraberinde getirir. Yaşanan bu felaket, ülkemizde atık yönetimi, afet öncesinde ve sonrasında yapılması gerekenlerin belirlenmesi, afetlere dayanıklı ve hazırlıklı olunması için kapsamlı bir yönetim planına ihtiyaç duyulduğunu ortaya koydu” diyen Günsel, 200 milyon ton atığın sadece yapısal atık olmadığına dikkati çekti:
“Çevreye ve sağlığa zarar veren asbest gibi atıklar da toprağa karıştı. Türkiye, dünyada deprem riski en yüksek 5 ülkeden biri. Anadolu topraklarının yüzde 66’sı birinci ve ikinci dereceden deprem riski taşıyor. Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 75’i depremle iç içe bir yerde yaşıyor. İstanbul’da şiddeti en az 6,5 ve üstünde olacak bir depremde konutların yaklaşık yüzde 22’si etkilenecek ve 25 milyon ton atık oluşacak. Bu atıkların geri dönüşümü için ihtiyaç olan meblağ ise milyarlarca dolar. Kahramanmaraş merkezli depremlerde 110 milyar dolar seviyelerinde finansmana ihtiyaç duyuldu” değerlendirmesinde bulundu.
Günsel, afetler sonrası ortaya çıkacak atığın nasıl depolanıp dönüşeceği noktasında belediyelerin, şirketlerin ve kamunun birlikte çalışması gerektiğini, şu an için bu konuda geri dönüşüm tesisinin bulunmadığını, bu tesislerin öncelikli olarak birinci derece deprem riski olan bölgelere kurulması gerektiğini sözlerine ekledi.
Depremde pert olan 750 bin araç ekonomiye kazandırılmalıydı
İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Görgün: “Mevcut teknolojiyi çok iyi entegre edebilirsek ve politika eksiklerini tamamlayıp yol haritamızı hukuki çerçevede çizebilirsek 4-5 yıl içinde bu atıkları toplayıp doğaya zarar vermesini engelleyebiliriz” dedi.
Prof. Dr. Görgün, deprem bölgesindeki atıkların içinde tekstil, ahşap, beton, demir ve kimyasal atıklar bulunduğunu aktaran Görgün, “Ekosistemdeki tahribatı önlemek için deprem bölgesini temizlememiz lazım. Depremde 750 bin araç pert oldu. Bu araçların döngüsel ekonomiye kazandırılması gerekiyordu. Ancak şu anda ne olduğunu bilmiyoruz. diye konuştu.
Prof. Dr. Görgün, felaket başa gelmeden önce ulusal yıkıntı atığı politikasının belirlenmesi ve risk yönetimi yapılması gerektiğine işaret ederek, depreme dayanıklı ve hareketli mobil geri dönüşüm tesisleri kurulması tavsiyesinde bulundu. Bu tesislerin maliyetlerinin kapasitesine göre değişiklik göstermekle birlikte 5-10 milyon dolar civarında kurulduğunu aktaran Görgün, “Bizim amacımız farkındalık yaratmaktı. Rehberle, yıkıntı atığının oluşumunun önlenmesinden başlayıp yıkıntı oluştuktan sonra bunun doğaya geri kazandırılmasına kadar tüm döngünün analizini yaptık.” dedi.
Raporun sonucunda, mevzuatta düzenleme yapılması, seçici yıkım rehberi hazırlanması, veri tabanı oluşturulması, pazarın yönlendirilmesi gibi bir dizi öneri geliştirdiklerini vurgulayan Görgün, yıkıntı atıklarının atık değil, inşaat sektörü için önemli bir ham madde olduğunu kaydetti.
Kaynak: Dünya Gazetesi