Necmi ÇELİK
“Pegasus, havacılık işine 14 uçakla ve nerdeyse bir start-up olarak başlamıştı” diyen Pegasus CEO’su Güliz Öztürk, “Bütün amacımız o başlangıçtaki start-up ruhunu ve çevik yönetim prensiplerini kaybetmeden bugün de devam etmek” dedi.
Pegasus Havayolları CEO’su Güliz Öztürk, şirketin büyüme planları ve havacılık sektörünün genel görünümüyle ilgili sorularımızı yanıtlarken “19 senede 14 uçaktan 112 uçağa büyüyerek geldik. Üstelik de finansal göstergeler açısından dünyanın sayılı hava yollarından biri olmayı başardık ve 2022-2023’de de en iyisi olduk. 2024’te yine bu sonuca ulaşmak hepimizin hedefi. Dolayısıyla tabi ki burada bir know-how oluştu.
Bu modeli en iyi icra eden hava yollarından bir tanesiyiz diyebilirim. Biz pazara girdiğimizde Türkiye’de beşinci hava yolu durumunda idik. Bugün ikinci büyük taşıyıcıyız. Ayrıca güçlü, sağlam ve liyakatlı bir ekibimiz de var” açıklamasını yaptı. Öztürk’ün sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Filo büyüklüğü ile Pegasus’un büyüme stratejisi arasında nasıl bir korelasyon söz konusu?
Elbette rekabet avantajı için rekabette belirli bir ölçekte olmanız gerekiyor ve bizde de bu konu filo büyüklüğü ile ölçülüyor. Filonuzu genişlettiğiniz ölçüde uçuş ağınızı da genişletiyorsunuz. Ve uçtuğunuz noktalara da daha fazla sefer yapabiliyorsunuz. Aynı zamanda daha fazla koltuk arz edebiliyorsunuz. Daha fazla koltuk arzı da misafirin tercihlerine uygun daha fazla ürün demektir. Koltuk arzını ne kadar çok artırırsanız o kadar çok kampanyalı ürün yapabilirsiniz. Ya da en uygun fiyatlı kategoride ürün sağlayabilmiş olma da koltuk kapasitesiyle ilgili. Dolayısıyla filo büyüklüğü önemli. Uçuş ağının çeşitliliği ve genişliği de rekabet avantajı açısından önemli.
Biz bağlantılı taşımacılık da yaptığımız için uçuş ağının çeşitliliği transit taşımacılık için de önemli. Avrupa’dan Ortadoğu’ya ya da iç hatların dış hatlara bağlantı vermesi ancak yüksek sayıda uçuş frekansıyla mümkün. Dolayısıyla bu bir rekabetçi avantaj yaratıyor bizim için.
Doluluk oranlarımız yüksek
Fiyatlandırma konusu iş modelinizde nasıl bir ağırlık oluşturuyor?
Bizim iş modelinin en önemli prensiplerinden bir tanesi misafirlerimize ucuz fiyat verebilmektir. Bunu nasıl sağlarsınız, maliyetinizi yöneterek. 2022-23 yıllarında biz dünyada en düşük birim maliyete sahip havayolu şirketi idik. Bunun arkasında da birçok faktör var. Birinci sırada başarılı filo yönetimi ve verimli yakıt tüketimi konusu geliyor.
Yeni jenerasyon uçaklarımız yüzde 11 daha az yakıt tüketiyor. Diğer taraftan bizim uçak utilizasyonumuz çok yüksek, bir günde uçaklarımız 12.78 saat uçuyor. Doluluk oranlarımız yüksek. Birim maliyeti düşük tutabildiğiniz oranda piyasaya daha uygun fiyat verebiliyorsunuz. Başlangıçtan bu yana bu işin bilincinde olduğumuz için 19 senedir bizim işimiz verimlilik ve efektif maliyet yönetimidir. Misafirlerimize böylece her zaman uygun bir fiyat yaratabilmeye odaklanmış bir şekilde ilerliyoruz.
İlk günle kıyasladığımızda Pegasus bugün nerede duruyor sizin gözünüzden bakıldığında?
Pegasus, havacılık işine 14 uçakla ve nerdeyse bir start-up olarak başlamıştı. Türkiye bu yepyeni iş modelini dahi tanımıyordu. Ve biz modeli yerleştirmek için çok çevik kararlar aldık. Gecemizi gündüzümüze kattık. Ve sonuçta Pegasus, havacılık sektörüne büyük bir yenilik getirdi. Bu şekilde pazarı da büyüttük. Genç uçaklar çok daha verimli ve çevre dostu, dolayısıyla bu durum müşteri memnuniyeti yaratıyor. Genç filo yaşı uçakların bakım maliyetleri yönünden de verimli. 4.5 yıllık filo yaşıyla dünyada ilk beşteyiz. Türkiye’nin de en genç filosuyuz. Bütün amacımız o başlangıçtaki start-up ruhunu ve çevik yönetim prensiplerini kaybetmeden bugün de büyümeye devam etmek.
Etkin maliyet ve nakit yönetimi çok önemli
Havacılık sektörünün yaşadığı güncel sorunlar nelerdir sizce?
Havacılık eko sistem olarak krizlere açık bir sektör. Birçok parametreden etkileniyor. Burada en önemli konu krizleri iyi günde yönetebilmek. Havacılık nakit üretmek zorunda. Nakit üretebildiğiniz ölçüde güçlü kalabilirsiniz. Çünkü bu krizler bir şekilde oluyor, ya ekonomik belirsizlikler yaşanıyor, ya da yakıt fiyatlarında öngörülemeyen artışlar olabiliyor. Yerel bir markayız ama uluslararası bir iş yapıyoruz.
Uçtuğumuz ülkelerde olan olaylar da bizleri etkiliyor. Etkin maliyet yönetimi ve nakit üreten uçuşlar ve nakit üreten bir operasyon yapabilmek çok kritik önem taşıyor. Bunu bence Covid döneminde tüm hava yolları iyi anladı. İkinci önemli konu da altyapı ile üst yapının birlikte hareket etmesi lazım. Havalimanlarının kapasitesinin büyütülmesi, operasyonel olarak ihtiyaçların da havayollarının filo büyütmesiyle paralel gitmesi gerekiyor ki havacılık daha da büyüsün. Çünkü Türkiye’de havacılığın önü açık.
“Bu yıl 16 uçak daha eklenecek hayalimiz 250 uçaklık filo”
Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet T. Nane uçak teslimatlarındaki gecikmelerin sektöre etkisini değerlendirdi.
Hayalim 250 uçaklık bir filo demiştiniz, bu hayal devam ediyor mu?
Bu hayalimde bir değişme yok inşallah ulaşacağız. Bu sene filomuza 16 uçak daha ilave etmiş olacağız, yıl sonu 118 uçakla bitecek. Tabii ki zamanında teslimatlarda ciddi sorunlar yaşanıyor. Örnek vereyim, Mayıs ayında teslim alacağımız uçaklar temmuz ve ağustos ayına kaydı. 4-5 aylık gecikmeler var. Bu durum filo planlaması açısından bazı sıkışıklıklara neden oluyor. Tedarik zincirindeki özellikle motor kısmında aksamalar ve yedek parçada sorunlar yaşanıyor.
Şu anda bizim 40 uçağımız kiralık motorlarla dönüyor. Bu şu anlama geliyor, bizim motorlarımız bakıma gittiler, biz onların yerine 40 tane ikame motor koyduk. Diğer uçak firmalarında motor yedek parçaları konusunda bu sorunlar daha büyük. Tek gövdeli uçaklarda 2 tane motor üreticisi var. Ve tedarik zincirindeki sıkıntılar maalesef devam ediyor. Bu sıkıntılar önümüzdeki sene azalırsa, uçak ve motor teslimatlarında gecikme olmazsa ya da minimum düzeye inerse çok daha rahat bir sezon geçireceğiz. Ve filo planlama açısından da daha rahat olacağız.
Çünkü teslimatlar geciktiği oranda günlük planlamanız çok sıkışıyor. Önceden planladığınız uçuşlarda ister istemez iptaller gerekli oluyor. Ya da uçakları birleştirmek durumunda kalabiliyorsunuz. Bu tür durumlar da yolcunun konforunu negatif etkiliyor doğal olarak. Bizim elimizde olmayan nedenlerle ve üreticinin malı zamanında üretememesi nedeniyle, tedarik sağlayanın zamanında tedarik sağlayamaması nedeniyle dönüyor dolaşıyor bu durum bizi etkiliyor.
Sonuçta başka bir seçeceğiniz de yok uçak üreticisi iki dev kuruluş dışında?
Maalesef başka bir seçenek yok onların teslimat sürelerine uymak dışında. İki uçak üreticisi,iki tane de motor üreticisi var. Bunlar sözleşme gereği herhangi bir cezai yaptırım olmadan 6 aya kadar teslimatları geç yapabiliyorlar. Tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar, onların da yedek parça bulma konusundaki zorlukları bize yol su elektrik olarak geri dönüyor. Örneğin mayıs ayında alacağımız uçak 4-5 ay gecikmeli geliyor, ama biz uçağın biletlerini bir önceki yılın ekim kasım ayında satmışız. Böyle bir durumda bizim ayağımız sıkışıyor. Sadece bizim değil tüm dünya havacılığın hareket alanı daralıyor ve iki ayağımız bir pabuca sığmıyor.
Kaynak: Dünya Gazetesi