Nurdoğan A. ERGÜN

Türkiye’nin net ihracatçı ana sektörlerinden biri olan ve hala en çok ih­racat yapan üçüncü sektör ko­numunda bulunan hazır giyim ve konfeksiyonda, artan itha­lat endişe yaratıyor. 2023 yılı­nın Eylül ayından itibaren ih­racatta kayıp yaşamaya baş­layan hazır giyim sektöründe, bu yılın ilk 10 ayındaki ihracat kaybı yüzde 4.8 olarak kayıtla­ra geçti.

Aynı dönemde hazır giyim ve konfeksiyon ürünle­ri ithalatında ise yüzde 18.7’lik bir artış dikkat çekti. Yüzde 39 gümrük vergisine rağmen itha­latın arttığını açıklayan Türki­ye Giyim Sanayiciler Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Ka­ya, 2022’de 2.6 milyar dolar olan ithalatın 2023’te 3.2 milyar dolara ulaştığını be­lirtti. Kaya, bu rakamın 2024’te 3.6 milyar dolar olacağını söy­lerken, ürün gruplarına göre ithalat artışı yüzde 65-70 ara­sında kadın ürünlerinde, yüz­de 30-35 oranında erkek ürün­lerinde olduğu görülüyor.

Ha­zır giyim sektörü içerisinde yer alan ayakkabıda ocak-ağustos döneminde ithalat yüzde 18.2 artarak 1.1 milyar dolara ulaş­tı. İlk 9 aylık dönemde triko it­halatı da yüzde 20.97 oranında artış gösterdi. Özellikle polyes­ter ve naylon grubu ürünlerde ithalatın hızlandığı iç giyim tarafında ise ithalat oranı yüzde 30’u aştı. Dünya hazır gi­yim ithalatı ise şöyle; 2000 yı­lında 455 milyar dolar, 2022 yılı 585 milyar dolar, 2023 yılı 525 milyar dolar ve 2024 bek­lentisi 500 milyar dolar.

İhracattaki kan kaybı istihdamı vuruyor

Sektörün ‘en ağır’ krizler döneminde dahi bu kadar zor­luk yaşamadığını söyleyen Kaya, son iki yılda istihdamın yüzde 15.3, üretimin yüzde 17 daraldığına işaret etti. Kapa­site kullanım oranlarının yüz­de 55’e kadar gerilediğini kay­deden Kaya, “Sektörümüz bu daralma sürecinde her alan­da en az yüzde 15 ila 20 ara­sında kayba uğradı.

Kârlarda ve sermayede ise bu kayıplar çok daha yüksek” dedi. 2025 yılında da işyeri ve istihdam kayıplarının devam edeceğini ve sektörün yüzde 5 küçülece­ğini vurgulayan Kaya, sektör­deki kan kaybını durdurmak için finansal desteğe ve ma­liyet düşürücü programlara ihtiyaç duyduklarını belirtti. Tekstil sektörü ile birlikte ha­zır giyimdeki istihdam kaybı 300 bin kişilere dayandı.

Trikoda %60’a çıkan ithalat iflaslar getirecek

Hazır giyim sanayi içerisinde yüksek ihraç birim fiyatıyla önemli bir katma değer yara­tan triko sektöründe de ithal ürün baskısı artıyor. Öyle ki Triko Sanayicileri Derneği (TRİ­SAD) Başkanı Mustafa Balkuv, iç pazardaki müşterilerin si­parişlerini yüzde 60 oranında yurtdışına kaydırdığına dikkat çekti.

Balkuv, “Neredeyse, dün­yanın en pahalı ülkesi olma­mız ve Avrupa’dan bile pahalı olmamız, ilaveten çok yüksek faizler nedeniyle de en fazla ithalat, rekabette zorlandığı­mız Uzak Doğu ülkelerinden yapılıyor. İç pazardaki müşteri­lerimiz ilave vergilere rağmen markalar dahil olmak üzere siparişlerini yüzde 60 oranın­da yurt dışına kaydırdı” dedi.

Orta vadeli programın içinde üretim ve istihdam desteği ol­madığını söyleyen Balkuv, “Bu nedenle, kötü geçen 2023 ve 2024’ten sonra 2025’in de dö­vizin baskılanmısına devam edileceğinden, ihracatçıları­mız adına çok zor bir yıl olaca­ğını, iç piyasa da enflasyonu düşürme politikasına uygun olarak daha da daraltılacağın­dan zaten yüzde 25 küçülen üretim kapasitemizin daha da küçülmeye devam edeceğini, bu doğrultuda, işten çıkarma­ların, konkordato taleplerinin ve iflasların artabileceği bir yıl olabileceğini üzülerek ifade et­mem gerekiyor” dedi.

Yan sanayici Uzakdoğu’ya karşı ‘koruma’ istiyor

Hazır giyim sanayiinin ana tedarikçisi olan konfeksiyon yan sanayiindeki ithalat ise üreticinin ana sorunu olma­ya devam ediyor. “Sektörü­müz için ithalat düşük kura bağlı olarak uzun süredir büyük bir sorun teşkil edi­yor” diyen Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD) Başkanı Murat Özpehlivan, şöyle devam etti: “Çin’in ih­racatı sübvanse eden ekono­mi politikaları ve ülkemiz­de haksız rekabet oluşturan Uzakdoğu menşeli ürünle­re karşı koruma önlemleri geliştirmedeki yavaşlığımız sanayici firmalarımıza bü­yük zarar veriyor. Ülkemiz­de üretimi olmayan ürünlere uygulanan vergiler sanayi­cilerimizin girdi kalemlerin­de anlamsız bir ek maliyet oluştururken ürettiğimiz ni­hai ürünlerde uygulanması gereken ancak uygulanma­yan koruma önlemleri itha­latta ciddi boşluklar doğu­ruyor.”

Yüksek maliyetlerle, düşük döviz kuru ve yüksek faizlerle mücadele eden sa­nayicinin ithal ürünler karşı­sında zor durumda kaldığını ifade eden Özpehlivan, “Bu konuda hızlı hareket etmek zorundayız çünkü ülke ola­rak koruma önlemlerinde göstereceğimiz en ufak bir gecikme ve zafiyette ucuz, kalitesiz ve haksız rekabet oluşturan Uzakdoğu men­şeli konfeksiyon yan sanayi ürünleri piyasaları kaplıyor. Sanayicilerimizi küresel açı­dan daha rekabetçi kılacak destek ve sübvansiyonları hızlıca hayata geçirmeliyiz” diye konuştu.

İç giyimde ithalat baskısı %30’u buldu

Hazır giyim ürünleri içerisin­de ithalatı artan alt sektör­lerden biri de iç giyim oldu. 2024’ün ilk 10 aylık dönemin­de ihracatta yüzde 9.8’lik dü­şüş yaşayan sektörde, ithalat rakamları 100 milyon doları aşmış durumda.

Özellikle naylon ve polyester içerik­li ürün gruplarında ciddi bir ithalat artışına dikkat çeken Türkiye İç Giyim Sanayicile­ri Derneği (TİGSAD) Başkanı Eşref Geyik, “Enerji, ham­madde ve işçilik maliyetleri­nin ülkemizde yüksek olması sebebiyle bu ürünler ithal ge­tiriliyor.

Aynı zamanda yurt­dışındaki üreticilerin yeni ürünlere yaptığı Ar-Ge çalış­malarını iç piyasa üreticile­rimiz maliyetlerden dolayı yapamıyor. Dolayısıyla yeni teknoloji ürünleri ülkemizde üretmek de mevcut konjonk­türde pek mümkün değil” yo­rumunu yaptı.

Pamuk içerikli ürünlerde ithalatın daha sı­nırlı olduğunu aktaran Geyik, en fazla ithalat yapılan ülke­leri ise Çin, Bangladeş, Mısır, Vietnam ve Endonezya ola­rak sıraladı. Geyik, özellikle son yıllarda birçok yerli üreti­cinin Mısır’a üretim tesisi aça­rak mevcut ihracatını oradan gerçekleştirdiğini hatırlattı.

Kaynak: Dünya Gazetesi