Birol BOZKURT
Türkiye İş Bankası’nın, Cumhuriyetin 100. yılı kapsamında düzenlediği “Atatürk Vizyonuyla Gelecek Yüzyıla Bakış” başlıklı uluslararası konferansın ikinci yılında, önde gelen ekonomistler Türkiye ekonomisinin geleceğini masaya yatırdı.
Konferansın ilk günü kapsamında düzenlenen panelde İktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat ve Ege Cansen, ekonomiye dair görüşlerini paylaştı. Ekonomik krizi atlatmanın kolay olduğunu ancak sosyal krizleri atlatmanın zor olduğunu söyleyen Mahfi Eğilmez, şunları söyledi: “Türkiye, birçok ekonomik değişimi başarmış ve pek çok yatırım yapmış olmasına rağmen, siyasetçisini teknik konulara karıştırmaktan kaçınamıyor. Hiçbir dönemde bunu başaramadı.
Bugün de başaramadı. Siyasetin ve popülizmin ekonomiye müdahalesi hâlâ devam ediyor. Kararların verildiği anlarda bu durum daha da belirginleşiyor” dedi. Türkiye’nin en ciddi sorunlarından birinin de Arjantin’de olduğu gibi siyasetin her konuya müdahale etmesiolduğunu kaydeden Eğilmez, “2000’lerde yaşanan kriz dönemine baktığımızda, kriz hızla atlatıldı. Türkiye’nin en büyük özelliklerinden biri, ekonomik krizlere çabuk yanıt verebilmesidir. Ekonomik krizlerin atlatılması kolaydır; fakat sosyal krizlerin atlatılması çok daha zordur” şeklinde konuştu.
“Yapısal reformlar hayata geçirilmeli”
Faizin ekonomi açısından en kritik araçlardan biri olduğunu söyleyen Mahfi Eğilmez, “Bizim coğrafyamızda ve toplumumuzda faize karşı bir hassasiyet var. Ancak faiz, ekonominin en önemli parçalarından biridir. Kendi bastığı para ile dış borcunu ödeyebilen ülkelerde faiz bu kadar önemli bir unsur değildir. Yanlış faiz politikaları ekonomiyi batırabilir, doğru politikalar ise tek başına ekonomiyi kurtaramaz. Yanında mutlaka diğer yapısal reformları da getirmeniz gerekir” açıklaması yaptı.
Yapısal reformlar dediklerinde aslında ekonomiyi değil, daha geniş bir kavramı kast ettiğinivurgulayan Eğilmez şöyle devam etti: “İlk olarak bir hukuk devrimi yapmamız gerekiyor. Herkesin aynı hukuka, aynı koşullarda tabi olacağı bir sistem inşa etmeliyiz. Hukukun üstünlüğünden bahsederken, örneğin emniyet şeridine bakarım. Bizde bu şeritte pek çok kişinin keyfi olarak araç sürdüğünü görürsünüz. Bu, hukukun üstünlüğünün olmadığının göstergesidir. Şeffaflığımız yok, hesap sorulabilirlik yok. Bugün yaşadığımız olaylar, 20 yıl önce yaşanmazdı.”
“İş Bankası itimat, itibar, modern ve milli bir banka olarak kuruldu”
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali de konuşmasında, iktisadi bağımsızlık hedefiyle kurulan Bankanın 100 yıllık yolculuğunu, kuruluşunun ilk yıllarındaki anekdotlarla özetledi. Bali, Bankanın, Cumhuriyetin ilanının üzerinden bir yıl bile geçmeden Büyük Taarruz’un başlangıç tarihine denk getirilerek 26 Ağustos 1924’te, Ankara’da mütevazı bir binada küçük bir kadro ve sınırlı bir sermayeyle kurulduğunu hatırlattı.
İş Bankası için Atatürk’ün “vatanı kurtaracak ve yükseltecek tedbirlerin başında gördüğü, halkın doğrudan itibar ve itimadından doğup meydana gelen tam manasıyla modern ve milli bir banka kurulması” idealinde ifade ettiği “itimat”, “itibar”, “modern” ve “milli bir banka” kavramlarına dikkat çeken Bali, “İşte İş Bankası… ‘Türkler bankacılık yapamaz’ denilen bir ortamda kurulan Banka, daha 10 yıl geçmeden tamamen Türklerin idaresinde olan Türkiye’nin en önemli finans kurumlarının başında yer aldı” dedi.
Kaynak: Dünya Gazetesi