CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kayyumlardan cumhurbaşkanlığı adaylığına, MHP’nin Abdullah Öcalan önerisinden asgari ücrete kadar birçok alanda değerlendirmelerde bulundu.

Sözcü TV’ye konuşan Özel, kendisinin aday olması durumunda başka adaylarını önünü kesebileceğini ifade etti. Özel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) kayyum atanma olasılığına dair “Erdoğan, İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapmak istiyorsa buna kalkışır, ama bunun ne kadar büyük bir desteğe dönüşeceğini anlamaz” ifadesini kullandı.

CHP lideri Özel, erken seçim çağrısını hatırlatarak, bu erken seçim olacağını ifade etti. Özel, “Her fırsatta bundan sonra asgari ücretin 30 bin lira olması gerektiğini söyleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Özel’in açıklamasından öne çıkanlar şöyle:

Özel aday olacak mı?

– Ben aday olursam, objektifliğimi kaybeder, kişisel hırslara kapılır, başka adayların önünü keser, Türkiye’ye geleceğini kaybettirebilirim. Kendimi bundan ilk günden menettim. Kendi hırsımın, ihtirasımın Türkiye’ye bir seçim kaybettirmesine izin vermeyeceğim. Bunu, kızım İpek ve hepimizin evlatlarının geleceği için yapıyorum. Adayı tek başıma belirlemeyi doğru bulmam. En doğru mutabakatla aday belirlemek istiyoruz.

CHP’nin asgari ücret önerisi

– Asgari ücrete enflasyon oranında zam yapılması gerekirken, üzerine büyüme, refah payı verilmesi gerekirken, 21 bin lira gibi bir asgari ücret telaffuz ediyorlar. Bu olacak iş değil. Eğer biz, bu asgari ücretliye 35 bin lira vermezsek, bu işin kurtarır tarafı yok. Hep beraber en az 30 bin lira, hatta sloganı ‘Talep 30 altında biz yokuz’ olsun. Bunun altında bir asgari ücret olursa, Türkiye’de genel grev olsun. Her fırsatta bundan sonra asgari ücretin 30 bin lira olması gerektiğini söyleyeceğiz.

‘CHP büyükşehir oy kaybetmedi’

– (Belediyelere özel anket) Ölçtürüyoruz, ilk 6 ay sonuçları geldi. Yakında hem başkanlarımızla hem de yetkili kurullarımızla paylaşacağız. Sonuçlar beklediğimden iyi. Geçen hafta tamamlanan 6 büyükşehrimizin anketinde, seçildiğinden kötü olan hiç yok. 11 puan üzerine koyan var.

‘Normalleşme çizgimizi devam ettireceğiz’

– (Muhalefet yumuşadı mı) Nerede yumuşamışız? Nerede yapmamız gerekenden bir adım eksik atmışız, bir santim eğilmişiz, bir kelime eksik söylemişiz? Yapmadığım, hakaret etmek. Bana sürekli Erdoğan ve Bahçeli hakaret edip, ‘Yok demleniyorsun, yok bilmem nesin.’ Dedim, ‘Sizinle kavga etmeyeceğim, edeceksem de emekli, emekçi, esnaf, çiftçi için edeceğim’ dedim. Normalleşme çizgimizi devam ettireceğiz.

– Türkiye’de erken seçim bekliyoruz. Seneye kasım ayına erken seçim çağrısı yapmıştım.

Kayyum eleştirisi

– Türkiye demokrasisini 80 yıl geriye götüren bir şey. CHP’nin çok partili rejime geçmesiyle birlikte, yarışla olurken ve hiçbir dönem kimse böyle bir şeye cüret etmemişken, bu iktidar, kazanamadığı belediyeleri kayyım eliyle ele almak, kendisine oy vermeyen Kürt seçmeni cezalandırmak ve bütün belediye meclis üyelerine de, normalde bir suçu olursa belediye başkanının, suçu kesinleştiğinde düşüyor zaten. O zaman da belediye meclisinden seçiliyor. Ama bir kanun hükmünde kararnameyle, eğer suçlama terörse yargılama beklenmeden, yani suçlandığı anda kayyum atıyor. Mahkemenin kararını beklemeden atıyor. Belediye meclisi içinden seçmek yerine onlara ‘Sizin de hepiniz teröristsiniz’ diyor. Esenyurt’ta yapılan bu.

– Yarın MHP’li belediyeye atasınlar, ona da giderim. Burada parti ayırmadan demokrasi noktasından bu işi sahiplenmek durumundayız. Mesele, milli irade hırsızlığıdır, hazımsızlıktır.

‘Samimi ve sonuç alıcı süreçtan uzak’

– Ben o işe mezun değilim, çatlak vardır, yoktur. Zaten artık ağzından baklayı çıkardı Sayın Bahçeli. Diyor ki, ‘Abdullah Öcalan gelsin, bu kürsüden konuşsun ve örgüt silah bıraksın, kendi de umut hakkından yararlansın.’ Bir kere o kısmında hukuki bir sorun var. Umut hakkından yararlanmadan çıkıp oraya gelemez, bir affa uğraması lazım. En olmayacak lafı, en başta söylemek, samimi ve sonuç alıcı bir süreç tarif etmekten çok uzak.

Meclis’i işaret etti

– Meclis’te olmalı, bütün partilerin katılımına açık olmalı, samimi olmalı, şeffaf olmalı ve toplumsal mutabakatla olmalı. ‘Bizim kırmızı çizgimiz, toplumsal mutabakattır ve şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeyin içinde olmayız’ dedik. Onları da ikna edecek bir çatışmasızlık, silah bırakma, annelerin gözünün yaşının dinmesi. Şehit ailelerinin rencide edilmemesi, onların rızasıyla. Deniyor ki, ‘Kürt sorunu yoktur, Abdullah Öcalan gelsin, konuşsun, serbest kalsın ya da villasına çekilsin. O sırada da anayasa değiştirelim, Tayyip Erdoğan da bir daha seçilsin.’ Ben böyle bir şeyde şehit ailelerinin gözünün içine bakamam.

‘En büyük garantör TBMM’

– Meclis odaklı bir çözüm olması gerektiğini vurgulayan Özel, “Ama bu işi olmayacak bir yerden ortaya atmak sorunlu. Bunu Erdoğan biliyor muydu? Erdoğan Devlet Bey’i övdü övdü ve bunun tarihi bir fırsat olduğunu söyledi. Demek ki destekliyor. Devlet Bey ‘Sözlerimin arkasındayım’ dedi. ‘Abdullah Öcalan sürece bir garantör devlet talep ettiği için tıkandı ve kayyumlar ondan geliyor’ diyorlar. En büyük garantör TBMM’dir, milletin ta kendisidir.

(Olağanüstü kurultay hazırlığı iddiası) Bunu tüzük kurultayı öncesinde de söylediler. Böyle bir sorun varmış gibi partiyi tartıştırıp, Erdoğan’ın teknesine su taşımaya çalışanlar var. Bunlar, saray güdümündeki trol ordularının komutanları. Bunlar sosyal medyada güya Kemal Bey’e destek veriyormuş gibi yapıyorlar. Kemal Bey bunlara tenezzül edecek bir kişi değildir. Ekrem Bey’le kardeşimden ileri bir diyaloğum var. Bir abim olsaydı, herhalde Ekrem Bey’le aramızdaki ilişkiden daha iyi bir ilişki olmazdı.

Kaynak: Dünya Gazetesi